Gazeteci Yazar Ekrem Kızıltaş, Soma'daki maden faciasını ve sonrasında yaşananları değerlendirdiği yazısında, olayın sebebi konusunda hiç kimsenin net bir bilgisi olmamasına rağmen birilerinin 'maden uzmanı' kesilerek ortalığı velveleye verdiğini belirtti. İşte o yazı..
Trafo patlaması ya da kabloların yanmasıyla zaten yanmaya çok müsait olan kömür tozlarının, şimdilik bilinmeyen bir sebeple tutuşması sebebiyle meydana gelen yangın...
Soma'da sadece orada yaşayanları değil, bütün ülkemizi hatta bütün dünyayı üzen bir olay yaşandı. Yakın zamanlarda benzeri görülmedik bir maden kazasında üç yüze yakın insanımızı kaybettik.
'Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur' derler... Soma'daki üzücü maden ocağı kazası yaşandıktan sonra da, yoğun bir şekilde sarf edilen, 'şöyle ya da böyle olsaydı, bu tür bir kaza yaşanmazdı; şu şu tedbirler alınmış olsaydı, bu kadar can kaybı olmazdı...' gibisinden sözlere muhatap oluyoruz.
Oysa arabanın nasıl devrilmiş olduğu konusunda kimsenin herhangi bir bilgisi yok henüz...
Konunun gerçekten uzmanı olanları ve en azından konuşurken 'uzman olmadıklarını' vurgulayanları tenzih ederiz ama, son birkaç gündür karşılaştığımız manzara, 'ne kadar da çok madencilik uzmanımız varmış meğer!' dedirtiyor. Tıpkı vaktiyle yaşanan büyük deprem sonrasında birçok insanın deprem uzmanı kesilmiş olması gibi bir şey bu da.
Herhangi bir maden ocağının yanından geçmiş oldukları bile şüpheli olan bu kişilerin, Soma'daki madende meydana gelen facia ile ilgili söyledikleri genel olarak 'laf çevirmekten' ibaret kalsa mesele yok. Ancak konuyla alakalı cahillikleri paçalarından akıyorken, söylediklerini bir de muhalefet yapmak için kullanmaya niyetlendiklerinde, insanların canının iyice sıkmakla kalmayıp, kafaları da karıştırıyorlar.
Maden kazası meydana geldikten hemen sonra sosyal medya üzerinden başlayan karalama kampanyaları zaten evlere şenlik.
Nasıl olduğu konusunda zerre kadar fikir sahibi olmadıkları bir kazayı, karalama kampanyalarına alet etme derdindeydi birileri. Bunlar, her zaman olduğu gibi doğru olan herhangi bir şeyin yanından bile geçmeden, yalanları boca etmeye başladılar.
Yaşandığı günden beri hepimizi üzen ve bir anlamda milletçe kenetlenmemize vesile olan bu acı olayın tam olarak nasıl yaşandığı öğrenilmeden yapılan değerlendirmelerin herhangi bir anlamı olmadığının herkes farkında. Geleneksel işveren aleyhtarlığı ve ek olarak hükümet karşıtlığı temel alınarak söylenenlerin durumu da aynı.
Yanlışlıkların temeli olarak özelleştirme ve taşeron sistemini gösterenlerin, ağırlıklı olarak kamu sektörünü rantabl olmaktan çıkaran, yani özelleştirmelerin nerdeyse tek çare haline gelmesine sebebiyet veren çevreler oluşu, ayrı bir mesele.
Aklı selimle değerlendirilmesi gereken bir olayla karşı karşıyayız.
Öncelikle; yıllardan beri çalışan, 130 mühendisi ve 5 binden fazla işçisi bulunan bir maden ocağından bahsediyorsak; orada çalışan mühendis ve işçilerin, eğer güvenli olmadığını düşünüyorlarsa, madene inmemeleri gerektiğini var saymak durumundayız.
İnsanların hayatı söz konusu ise; mecburiyet, hayat şartları, işsizlik, vb. birtakım sözlerin çok da anlamlı olmadığını söylemek gerek.
Kendisi yukarıda kalan ve yeterli tedbir olmadığını bile bile başkalarını aşağı gönderen kişilerden değil; mühendisi ve çoğu tecrübeli insanlardan oluşan işçileri ile bizzat kendileri madenin derinliklerine inen insanlardan bahsediyoruz çünkü.
Dolayısıyla, bilinen ve mevcut şartlar altında alınabilecek olan her türlü tedbir alınmış olduğu halde, beklenmedik bir durumla karşılaşılmış olması kuvvetle muhtemel. Aksi durumda insanların bile bile ölüme gittiklerini kabul etmek durumunda kalırız ki, bu akla ve mantığa aykırı...
Gelişmiş ülkelerdeki madenlerde alınan tedbirlerin ülkemizdeki madenlerde de alınması, bu tür olaylarda mümkün olduğu kadar az zayiat verilmesini sağlayacak yeni buluşların bizdeki ocaklarda da tatbik edilmesi ve benzeri hususlar, herhalde bundan sonranın en önemli tartışma konusu olmak durumunda. Ve öyle de olacak anlaşılan...
Hayatını kaybeden insanlarımıza Cenab-ı Hakk'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize sabırlar diliyorum.
Ekrem Kızıltaş - Haber7
[email protected]
