AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, “Acıyı en çok yaşayan annelerimiz olduğu için yüreğini ve cesaretini ortaya koyan annelerimiz oldu. “Çözüm Süreci”nin bereketi, annelerimizin sokağa çıkmasını sağladı. Bu, sürecin olumlu yürüdüğünün kanıtıdır” dedi.
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, çözüm sürecinin sekteye uğradığı yorumlarının yersiz olduğunu belirterek, “Bunun en büyük kanıtı ‘Kürt Analar’ın sokağa çıkmasıdır” dedi.
Cuma İçten, PKK’nın Hüda-Par’ın Dicle İlçe Başkanı’nı kaçırmasını da kınadı ve “Bunu kabul etmemiz mümkün değil ama herkesin sağduyulu olması gerekiyor. Aksi durumda 90’lı yıllara döneriz ki en çok bedelini yine Kürtler öder” ifadelerini kullandı.
Cuma İçten, çocuklarını PKK’nın elinden almak için eylem yapan “Kürt Analar” ile genel anlamda “Çözüm Süreci” konusunda gazetemizin sorularını cevapladı.
- İsterseniz “Çözüm Süreci” ile başlayalım. Bu konudaki iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Biz bunun ile başlarken adını “Çözüm Süreci” koyduk. Ama belli kesim hala bunun adını barış süreci olarak adlandırmakta ısrar ediyor. Biz hiçbir zaman barış kelimesini kullanmadık çünkü barış olması için kavganın olması gerekiyordu ve Kürtler ile Türkler bu coğrafyada hiçbir zaman kavga etmediler. Ama derin güçlerin bu ülke üzerinde sadece Kürtler bağlamında değil, birçok sorun üzerinden hesapları ve kitapları var. Ülkenin sadece Kürt Sorunu meselesi değil, birçok alanda sorunları olmasından dolayı süreci ‘Çözüm Süreci’ adı ile isimlendirdik. Süreç içerisinde de Kürt Sorunu çözülmesi gereken sorunlardan bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor. Abdullah Öcalan bu işin elbette ki muhatabıdır. Çünkü silahlı terör örgütünün başı ve lideridir.
- Çözüm sürecinin sekteye uğradığı yönündeki yorumlara ne diyorsunuz?
- Süreci sekteye uğratmaya çalıştılar ama devletin ve iktidarın hem PKK’nın, KCK’nın ve BDP’nin hem de diğer siyasi partilerin içerisindeki ‘Çözüm Süreci’ne inananlar tarafından bunlar her zaman engellendi. Sürece her kesimin içinde karşı olanlar ama yine her kesimin içinde ciddi anlamda destek olanlar da var. Onun için sürecin sekteye uğradığını düşünmüyorum. Şu ana kadar 16 aydır, bir tane çocuğumuzun cenazesi dağdan gelmiyor, askerimiz ve polisimiz de elhamdülillah şehid vermiyorsa sürecin sekteye uğramadığının kanıtı budur.
- PKK’nın kaçırdığı çocuklar ile “Çözüm Süreci”ni sabote etmek gibi bir durumu var mı?
- Bunlar olacak. Bunlar tamamen sabotedir. Ama bu PKK’nın tek başına, organize ve stratejik olarak aldığı bir karar değildir. Bunlar lokaldir. PKK, heterojen yapıya sahip bir örgüttür. Dolayısı ile bunlar olacaktır. ‘Çözüm Süreci’ başladığında devletin içindeki bazı birimler de süreci sekteye uğratma anlamında çalışmıştır. Türkiye’nin gelişmesinden ve büyümesinden rahatsızlık duyan pek çok kimse var.
- Çocukları PKK tarafından kaçırılan “Kürt Analar”ın eylemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha önceki yıllarda böyle bir karşı çıkış olmuyordu. Böyle bir eylemi ilk defa duyuyoruz.
- Daha önce böyle bir karşı çıkış olamazdı. Bu süreçte hem Türk hem de Kürt anneleri ağladı ve ailelerimiz acı çekti. Acıyı en çok annelerimiz yaşadığı için yüreğini ve cesaretini ortaya koyan annelerimiz oldu. PKK’nın en çok korktuğu şey de kendisine yönelik kitlesel bir direniştir. Milletin desteğini kaybetmesidir. ‘Çözüm Süreci’nin bereketi de annelerimizin sokağa çıkmasını sağladı. Aslında bu sürecin olumlu yürüdüğünün bir kanıtıdır. Süreç eğer hala yürüyorsa anneler ondan dolayı sokakta. Süreç rafa kaldırılmış olsaydı anneler mümkün değil Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin önünde bunu yapamazlardı. Oradaki annelerin desteklenmesi gerekir ki anneler kendi çocuklarını başka bir anne olan Gültan Kışanak’tan istiyor. Ama bu yük sadece ‘Kürt Anaları’nın üzerinde kalır, sadece Diyarbakır’da kalırsa bu doğru olmaz. Bunun Doğu ve Güneydoğu’daki bütün annelerin üzerine yansıması lazım. Şehit annelerinin de bu direnişi desteklemeleri gerekir.
- PKK ile Hüda-Par arasındaki gerilim için ne diyorsunuz?
- Gezi ve dershane olayları gibi olayların ‘Çözüm Süreci’nin ortaya konduğu bir zamanda ortaya çıkması anlamlıdır. Bütün hepsi de çözüm sürecine yöneliktir. Bunların bir parçası da Kürtleri Kürtlere, Kürtleri Türklere kırdırtmaktır. Bu provokasyona gelmemek lazım. Elbette ki PKK’nın Hüda-Par’a yönelik tavrını kınıyoruz. Bunu desteklememiz ve kabul etmemiz mümkün değil. Hüda-Par’la birlikte herkesin sağduyulu olması gerekiyor. Aksi durumda 90’lı yıllara döneriz ki bedeli yine Kürtler öder.
