Âmîn, duanın kabulünü temenni etmek niyetiyle sonunda söylenen bitiriş sözüdür. Peki Kur'an'da yer verilmiş midir?
Asıl şekli âmîn olan kelimenin kökeni ve anlamı hakkında bugüne kadar çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Üzerinde durulan tezlerin başlıcaları, Mûsevîler ile Hristiyanlar tarafından da “amen” şeklinde ve aynı amaçla kullanılmasına dayanılarak İbrânîce veya Süryânîce’den Arapça’ya girdiği, Arapça emn “inanmak, güvenmek” kökünden türediği ve Allah’ın isimlerinden biri olduğu şeklindedir. Bunların ikincisi ile ilgili olarak ayrıca kelimenin yapısı, lügat ve terim mânaları gibi hususlarda çeşitli fikirler ileri sürülmüş ve lügat mânası “kabul buyur” veya “icabet eyle” olmamakla birlikte, bu anlama gelmek üzere Allah’a hitaben kullanılan bir terim olduğu görüşü benimsenmiştir. (bk. Lane, Lexicon, 1, 102 ; İTA, I, 406-407.)
Âmîn kelimesi, köken itibariyle Arapça’ya diğer bir Sâmî dilden geçmiş olmamakla birlikte, dua hatimesi olmak vasfını Sâmî monoteizminden (vahdet dini) almıştır ve bu durum kelimenin ilk defa Tevrat’ta görülmesinden açıklıkla anlaşılmaktadır. Nitekim Süyûtî’nin Haris b. Ebû Üsâme’nin Müsned’i ile İbn Merdeveyh’in Tefsir’inden naklettiği bir hadiste, Hz. Peygamber (asm)’in
“Bana namazda olsun duadan sonra olsun, Allah tarafından âmîn demek nimeti verildi. Bu, Mûsâ müstesna benden önce kimseye verilmemişti; Mûsâ dua eder Hârûn da âmîn derdi. Siz de duanızı âmîn ile bitiriniz! Bu suretle Allah onu kabul eder.”(bk. el-Câmi’u’s-Sağîr, I, 38.)
buyurması da bu görüşü desteklemektedir.
Âmîn kelimesi Kur’an’da geçmemektedir. Ancak Hz. Peygamber çeşitli hadisleriyle imamın Fatiha sûresini tamamlamasının arkasından cemaatin âmîn demesini istemiş (Buhârî, “Tefsir”, 2; Müslim, “Salât”, 62, 87.) ve kendisi de namaz kıldırırken bizzat söylemek suretiyle, Fâtiha’yı yalnız duyanın değil okuyanın da âmîn demesi gerektiğini göstermiştir.
Dolayısıyla Kur’an’ın ilk sûresi olan Fâtiha’nın sonunda, mushaflarda yazılı olmamakla beraber, âmîn kelimesinin okunması sünnet kabul edilmiştir. Bazı yörelerde. Bakara sûresinin son âyeti okunurken de (bizi affet), (bizi bağışla) ve (bize acı!) ibarelerinden sonra birer defa âmîn denildiği