• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

“7.4 yetmedi mi?” ve MHP’nin kefaret borcu!

30 Mayıs 2014
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

17 Ağustos Gölcük depremi ve 7.4 pankartı..

Fatih Altaylı’nın çirkefçe yazısı..

Soma sabotajı..

Fetullah cemaatinden Ali Ünal’ın yazısı…

Bu eksende o günleri yaşamayan ve yanlış bilgilerle zehirlenmek istenen gençlere fotoğrafın tamamını verelim..

Ki, yanlış bilinmesin.

17 Ağustos depremi yaşanmış..

30 bin insanımız, depremde hayatını kaybetmiş..

“7.4 yetmedi mi” pankartı, hemen ertesi günü açılmamış.. 

Cenazeler toprağa verildiğinin haftasında da açılmamış.

Peki ne zaman açılmış o pankart?

7 Ekim 1999’da..

Yani Gölcük depreminden tam 52 gün sonra..

Peki 52 gün sonra, durup dururken mi açılmış o pankart?

Hayır..

Gölcük depremi olmuş. İnsanlarımızı kaybetmişiz. 70 milyon insan kenetlenmiş. Yaralarımızı sarmak için, laiki, dindarı, ırkçısı, komünisti birlik olmuş.

Veya biz öyle olduğunu sanmışız.

Ardından, önce orta dereceli okullar eğitim yılına başlamış.. Ardından birer ikişer üniversitelerin açılışı yapılmış..

Orta dereceli okullar açıldığında, 1998’deki başörtü yasağının daha yaygınlaştığını görmüşüz. Sadece belli İmam Hatiplerdeki başörtü yasağı, İstanbul’un tamamında uygulanır olmuş.

Erkek(!) MHP’lilerin, örtü yasağını kaldırmak üzere oy alıp, iktidar ortağı olduğu hükümetin ilk  öğretim yılında, Rektörler Komitesi toplanmış.. 17 Ağustos depreminin üzerinden sadece 29 gün geçmiş iken, eski yıllarda üniversite kampuslarında sadece kapalı alanlarda yasak olan türban, artık kampusun her yerinde, açık alanlarda da yasak ilan edilmiş. 

1999 Eylül ayı başındaki, örtü yasağındaki bu yeni gelişme Hürriyet gazetesinde şöyle haberleştirilmiş: “Başta İstanbul, Malatya-İnönü, Marmara gibi türban sorununun had safhada yaşandığı üniversiteler gelmek üzere, üniversitelerle bunlara bağlı fakülte ve yüksekokullarda, ‘başın açık bulundurulması’nın esas olduğunu hükme bağlayan yeni yönetmelikler Resmi Gazete’ye gönderilmeye başlandı.”

Yani, 1998’e göre daha şedit. 1998’e göre daha despot. Daha zalimane bir uygulamaya geçilmiş..

Ve işte Hürriyet’in 15 Eylül nüshasında ifade edilen Marmara Üniversitesi’ndeki başörtü yasağı sorunu, iki hafta boyunca uygulanmış. Başörtülü öğrenciler, artık üniversitenin açık alan dahil hiçbir yerine alınmamaya başlanmış.. Ve sonunda da 6 Ekim 1999 günü başörtü mağduru öğrenciler artık isyan etmişler, “7.4 yetmedi mi?” pankartı açılmış.

Yani örtülü öğrenciler demek istemişler ki: “Geçen yıl bu zulümün çok daha azı vardı.. Buna rağmen, halk başörtüsü yasağını kaldıracağını vaad eden MHP’ye % 17 oy verdi. Kaldıracağını zannetti. Ama O MHP, gitti başörtü yasakçıları ile hükümet oldu.. Ardından 17 Ağustos depremini yaşadık. Hep birlikte öldük. Hep birlikte yaraları sarmaya çalıştık. Ama şimdi, geçen yıldan daha şedit, daha ağır, daha yaygın bir zulümle karşı karşıya kalıyoruz. Yaşadıklarımızdan niye ibret almıyoruz?” 

İşte o “7.4 yetmedi mi?” pankartının anlamı bu...

Deprem olmuş. İnsanlar ölmüş..

Ama despot herifler, depremden önceki zulmü birazcık hafifleteceklerine.. Daha da artırmışlar..

Mağdur öğrenciler de, “Siz ne yaptığınızın farkında mısınız” ikazında bulunuyorlar..

O pankartın başka hiçbir anlamı yok..

Şimdi “bir eli balda, bir eli kaymakta” olan cemaat yazarları ise, o pankartı istismar edip, neredeyse küfürbaz Fatih Altaylı’nın safında durmaktan utanmıyorlar..

“O tarihte ‘7.4 yetmedi mi’ diyen kız öğrenciye sahip çıkıyordunuz. Şimdi niye benzerini yazan Ali Ünal’a kızıyorsunuz” diyorlar..

Cevabını vereyim..

Başörtü mağdurları.. 16 Ağustos’a göre, depremden sonra daha ağır zulümle karşılaştılar..

Ali Ünal da.. Soma faciasının yaşandığı 13 Mayıs öncesine göre.. Ertesi gününden itibaren daha şedit bir zulümle karşı karşıya mı kaldı?

Öyle ise.. Buyursun istediğini söylesin..

Ama böyle bir zulüm yoksa..

Soma öncesinde de.. Sonrasında da.. Ortada hiçbir zulüm, hiçbir haksızlık yok iken..

Hatta.. Kendilerinin organize ettikleri hıyanetlerin hesabı henüz sorulmamış iken..

MİT TIR’larının hesabı verilmemiş iken..

17 Aralık operasyonlarının hesabı verilmemiş iken... Bedduanın hesabı verilmemiş iken..

Niye kendilerine, başörtü yasağına uğrayan kızlardan referans getirmeye kalkışıyorlar? 

Niçin başörtü yasağına isyan eden, mazlum kızın “7.4 yetmedi mi?” isyanını, Başbakan’a küfürler edecek kadar kendilerini güçlü hissettikleri bir anda bile, kendilerine örnek alıyorlar?

Daha önemlisi..

MHP, 1999 depremi sonrasında, tüm üniversitelere yayılan yasağın/zulmün mimarları arasında yer aldıklarını hatırlayıp.. 

Bugün cumhurbaşkanlığı seçiminde, kendilerini affettirmek için, niye bir kefaret arayışına girmiyorlar? Niye hâlâ, solcularla dirsek temasına kalkışıyorlar?

“Bu halka 1999’da yaptığımız büyük ihaneti affettirmek için, 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, adaylar arasında, ‘başörtü yasağı’na karşı en dik duran ismi, destekleyeceğiz” deyip, niye işi bitirmiyorlar!

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23