28 Şubat sürecinde İstanbul Üniversitesi’nde başörtüsü yasağını uygulamak için kurulan ikna odaları belgesel oldu. İkna odasına giren öğrencilerin yaşadıkları baskıları anlattığı belgeselin yönetmeni Kevser Çakır Demir, 28 Şubat sürecinde mağduriyet yaşay
HABER MERKEZİ
28 Şubat sürecinde İstanbul Üniversitesi’nde başörtüsü yasağı kapsamında kurulan ikna odaları belgesel oldu. Yönetmenliğini Kevser Çakır Demir, yapımcılığını da Fatma Aydın Taş’ın yaptığı “İkna Odaları” isimli belgeselde, İstanbul Üniversitesi’nde öğrencilerin başlarını açmak için kurulan ikna odalarındaki öğrenciler, yaşadıkları zulmü anlattı. Belgeselin özel gösterimi yarın Eyüp Yeşilpınar Kültür Merkezi’nde saat: 13.00’te yapılacak.
ŞEHİR EFSANESİ
OLARAK KALMAYACAK
Yaptıkları çalışmayla ilgili açıklamalarda bulunan Yönetmen Kevser Çakır Demir; başörtülü olduğu için yasağa birebir muhatap kaldıklarını söyledi. 28 Şubat sürecinde mağduriyet yaşayan binlerce öğrencinin mağduriyetlerinin şehir efsanesi olarak kalmaması amacıyla bu belgeseli hazırladıklarını ifade eden Demir, “Bu belgesel, tüm bu yaşananları kayıt altına almak, tarihe not düşerek, toplumsal hafızada yer almasını sağlamayı amaçlıyor. Kendi imkanlarımızla çektiğimiz belgeseli, televizyon kanallarından birinde yayınlatmayı düşünüyoruz. Bunun için görüşmelerimiz sürüyor. 28 Şubatın yıldönümüne denk gelen bu günlerde, İkna Odalarına giren ve psikolojik harp teknikleriyle sorgulanan öğrencilerin yaşadıklarına dikkat çekmek için özel bir gösterim yapmaya karar verdik” dedi.
BELGESELDEN KISA NOTLAR
¥ İkna odalarında öğrencilere burs ve kalacak yer konusunda yardım edileceği söylendi. Başlangıçta kibar olan iknacılar, öğrencilerin başörtülerini çıkarmayacaklarını belirtmeleri üzerine sertleşiyordu.
¥ İlk önce köylülerin başörtüsü örteceği argümanı, ondan sonuç alınmaz ise ‘Dinde örtü yoktur’ söylemi ile öğrenciler ikna edilmeye çalışılıyordu.
¥ Başlarını açarak okullarına devam eden öğrenciler, bunun bir kişilik ezme operasyonu olduğunu ve o günleri hatırlamak istemediklerini söylüyorlar. Öğrenciler, kapıdaki polislerin ve güvenlik görevlilerinin; “Şapkanı çıkar, kıl göreyim, peruğunu göreyim” gibi söz ve davranışlarını hâlâ unutamıyorlar ve “Biz kapıdaki güvenlik görevlileriyle, polislerle muhatap olmak yerine öğretim görevlileriyle ve hocalarımızla muhatap olmalıydık” diyorlar.
