• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

23 Nisan 1953: Hüsrev Aydınlar'ın vefatı (Âlim)

Yeniakit Publisher
2024-04-23 05:39:00 -
23 Nisan 1953: Hüsrev Aydınlar'ın vefatı (Âlim)

Onlar; yaşadıkları döneme maddi manevi anlamda damga vurarak iz bırakıp gittiler. Bugün, İslam âlimlerimizden Hüsrev Aydınlar'ı hayırla yâd ediyoruz.

Hüsrev Aydınlar Hocaefendi, 1883 yılında Makedonya’nın Ohri kentinin Struga kasabasında dünyaya gelmişti. Babası Numan Bey, annesi Habibe Hanımdır. Hüsrev Hoca, ilk tahsilini köyünde (Labunişta) tamamladıktan sonra Ohri’de Hüsrev Bey Medresesi’nde müderris Mustafa Efendi’den bir sene okumuştu. Daha sonra yüksek eğitim için Tiran’a giden Hocaefendi, orada eğitimini sürdürmekte ve aynı zamanda vaazlar da vermektedir.
Hocaefendi 1910 senesinde İstanbul’a gelir ve ilk olarak bir müddet Fatih Karagümrük’te bulunan Üçbaş Medresesi’nde kalır. Burada tahsiline devam etmek için Süleymaniye medreselerine girmiştir Hüsrev Hoca. 1919 senesinde Tefsir ve Hadis şubelerinden mezun olur.

Arapça olarak yazdığı tek eseri de Risaletü’l Mevahib-il İlahiye idi. Hüsrev Hoca’nın ders okuduğu hocalar arasında şu isimler vardır: Tavaslı Hasan Efendi, Kırklarelili Atıf Efendi, Kastamonulu Ahmed Efendi, İzmirli İsmail Hakkı Efendi (sonraları dinde reform fikirlerini benimseyen bu hocasına karşı çıkmıştır) ve en çok değer verdiği ve sevdiği Rebii Molla hazretleri…



Hüsrev Hocaefendinin ömrü ders okutmak ile geçer. 30 yılı aşkın süre ile neredeyse kesintisiz Fatih Camii’nde her gün ikindi vaktinden, pazar günleri ise öğle ve ikindi vakitlerinden sonra derslerine devam eder. Sayısız talebe yetiştiren Hüsrev Hocanın okuttuğu kitaplardan bazıları ise şunlarmış: Şerh-i Akaid, Buhari-i Şerif, Tefsir-i Kadı Beyzavi, Sünen-i Tırmızi, Şifa-yı Şerif, Usul-i Din, Ezkar-ü Nebevi, Tarikat-ı Muhammediye, Menar Şerhi, Şemail-i Şerif, İhyau Ulumiddin, Hadis-i Erbain ve Hidaye…

Aynı zamanda evinde kış gecelerinde akşamdan sonra gece 12’ye kadar, yaz günlerinde de sabah namazından öğleye kadar muhtelif talebeye ders okutan Hüsrev Hoca, her bir dersi ibadet olarak gördüğünü söylerdi. Talebelerinden Emin Saraç Hoca; “Hocaefendi Tırmızi derslerine başlamış fakat yokluk zamanı malum, o aralarda İzmir’den bir arkadaşı geldi. Hocamız da çizgili bir pardesü giyer, sırtı yamalı… Arkadaşı kendine bir hediye vermek istediğini söyleyince bunu katiyyen kabul etmeyip talebelerine 15-20 takım kadar Tırmızi almasını ancak kabul edebileceğini söylemişti” diyerek Hüsrev Hocayı anlatıyor.

Talebesi merhum Yaşar Tunagür Hoca ise dikkat çekici bir anekdota değiniyor hocasını anlatırken: “Dönemin büyük âlimleri kendisine çok hürmet gösterirlerdi. Örneğin merhum Ömer Nasuhi Bilmen Efendi kendisine çok saygı gösterir, huzurunda edeple dururdu.”



Talebesi Abdulhalim Akkul Hoca çok defa karakollarda sabahladığını anlatır Hüsrev Hocaefendinin. Diğer talebesi Mahmud Bayram Hoca, “mahkemelere çok defa çıktı; çok cesur ve celalli bir insandı. Sözünü hiç sakınmaz, kimselerden çekinmezdi” der. Oğlu Ahmet Rebii Aydınlar, “Cuma günleri hutbe vermesi için Hocapaşa, bazen de Camialtı’na (Askeriye) davet edilirdi. Ben de babamla birlikte giderdim. Çantasını, cübbesini taşırdım. Hutbede o kadar kendinden geçerdi ki indiğinde cübbesinin sırılsıklam olduğuna çok defa şahit olmuşumdur” der. Bunlar gibi birçok olayı talebeleri ve yakınındakiler defalarca anlatmışlardır.
Merhum Mahmud Bayram Hoca o günleri şöyle anlatıyor: “Çok hizmetleri oldu İmam-Hatip’e. Hocaların, idarecilerin hepsiyle kavga ederdi, talebenin şevki kırılmasın diye. Hele o ilk açıldığı sene. ‘Hiçbirini sınıfta bırakmayın çocukların" diye tembihlerdi hepimize.

Mehmed Hüsrev Aydınlar Hocaefendi, 1953 yılının 23 Nisan’ında Çengelköy’deki evinde vefat eder. Cenazesi Fatih Camii’nden kalkmış ve Edirnekapı Sakızağacı Mezarlığına defnedilmiştir.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Uğur

Bakın nasıl Rumelili bir âlim. Rumelili Türklere yani Müslümanlara seküler diye iftira edenler utansın. Gerçi galiba Arnavut asıllı imiş, ama dağ Arnavutlarından değil, Arnavut asıllıysa bile medeni Rumelili Rumi Türk (=Müslüman) bir âlim imiş. Allah rahmet eylesin.

bientos mariantos

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23