• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

17. yılında tankların geçişi aydınlandı

Yeniakit Publisher
2014-02-28 21:58:00 - 2014-03-01 08:47:08
17. yılında tankların geçişi aydınlandı

28 Şubat davasında diğer sanıklarca adeta dışlanan dönemin EDOK Komutanı emekli Korgeneral İzzettin İyigün’ün beyanlarıyla; 17. yıldönümünde Sincan’da tankların yürütülmesinin perde arkası da aralanmış oldu. Tankların hükümete gözdağı vermek amacıyla yürütüldüğü gün yüzüne çıktı. Tankların Sincan’dan geçirilmesi, Genelkurmay Karargahı’nda Org. Çevik Bir, Ora. Güven Erkaya ile dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Org. Hikmet Köksal’ın katılımıyla yapılan toplantıda kararlaştırılmış

28 Şubat darbe davası kapsamında yargılanan asker kökenli sanıkların savunmaları, 4 Şubat 1997’de Sincan’da tankların yürütülmesinin perde arkasını da aralamış oldu. Aslında diğer sanıklarca adeta dışlanan dönemin EDOK Komutanı emekli Korgeneral İzzettin İyigün’ün beyanlarıyla tankların hükümete gözdağı vermek amacıyla yürütüldüğü günyüzüne çıktı. Sanık dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Org. Hikmet Köksal, tankların yürütülmesinin önceden planlanmış bir tatbikat olduğunu, İstanbul’da bir programa katılacağı için tatbikatı 3 gün öne çektiğini, ancak katarakt ameliyatı olduğu için 4 Şubat’taki eğitim tatbikatını yerinde denetleyemediğini ve daha önce kullandıkları yolda tamirat olması nedeniyle tankların Sincan’dan geçtiğini savunmuştu. Tamamen çelişkilerle dolu bir savunma! Adama sormazlar mı; katarakt aniden çıkan bir sorun değil. Madem tatbikatı izlemek için can atıyordun ve hatta bunun için tarihi 3 gün öne aldın, o zaman neden tankların eğitim yürüyüşüne çıkması için ameliyat olacağın günü seçtin?

“FELAKET OLUR”
UYARISINI TAKMAMIŞ BİLE

Zaten İyigün’ün savunması ve emekli Oramiral Güven Erkaya’nın itirafları, Köksal’ı ele veriyor. “Mahkemenin karşısında yapacağım konuşma yakın tarihe bir not düşme olacaktır” sözleriyle savunmasına başlayan emekli Korg. İyigün, hiç hesapta yokken 3 Şubat akşamı Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı emekli Org. Doğu Aktulga tarafından telefonla arandığını anlatarak, “Bana evinde istirahat eden Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal’ın emrini aktarıyordu. Etimesgut Zırhlı Birlikler Komutanlığı’ndan yarın sabah saat 8.00’de 80 tank ve 80 zırhlı araçlık bir konvoyla Sincan-Akıncılar istikametinde bir yürüyüş yapmasını emretmişti. Bunu duyunca şaşırdım. Mevsim Şubat, sühunet eksi 25 derece, süre çok kısaydı. Bu boyutta bir birliği garajlarından çıkarmak imkansız denecek kadar zordu. Ansızın, yol keşfi yapılmadan yürümesi zor. Personel evlerine gitmiş. ‘Paşam, bunun zor olacağını biliyorum. Sakıncaları var. Bu gece vakti böyle bir birliği hazırlamak felaket olur. Çok kaza olacak, çok insanın canı yanacak, çok er kaybedeceğiz. Lütfen teklifimi komutana sunun. Zaten 7’sinde uygulamalı eğitim olacak. Zaman kazandıralım. Eğitimi öne çekmeyelim’ dedim. ‘Bekle’ dedi. Döndü, ‘komutan kabul etmedi’ dedi. İkinci teklifimi sundum; ‘acaba araç sayısını düşürebilirler mi?’ Bekletti. Tekrar telefon açtı, ‘kabul etmedi’ dedi. ‘Ben kendisiyle konuşabilir miyim’ dedim. ‘Konuşman doğru olmaz, hasta’ dedi” bilgisini verdi.

KİMSENİN HABERİ OLMAMIŞ

Telefonu kapattıktan sonra kararsız kaldığını, çünkü birliğin komutanı emekli Org. Erdal Ceylanoğlu’nun izinli olduğunu, yerine genç bir alay komutanının vekalet ettiğini belirten İyigün, sözlerine şöyle devam etti:

“Gençlerin düşünce yapısını biliyordum. Emri aynen uygulamak için uğraşacaktı. Pek çok kazalar olacaktı. Albayı karargaha davet ettim. ‘Yapabilecek misiniz?’ diye sordum. ‘Zaman kısa, yer buzlu, sayı yüksek, çok zorlanacağız.  Personel bile yok’ dedi. Ona ‘O zaman tank sayısını 40’a, hatta 30’a falan da düşürebilirsiniz’ dedim. Sevindi. ‘Komutanım aç kalacağız. Erzakımız bile yok. Çünkü haberimiz olmadığı için tedbirimizi alamadık’ dedi. Arayıp 100 kişilik yemek ayarlattım. Albaya ‘Bu bir habersiz yürüyüş eğitimidir. Senden dikkatli olmanı, her araçta bir rütbeli bulundurmanı istiyorum’ dedim.

CEYLANOĞLU ‘SİNCAN’DAN
GEÇMEYELİM’ DEMİŞ AMA...

Aynı gün Polatlı’da denetlemesinin olduğunu dile getiren İyigün, izinden dönüp saat 14.00’te birliğinin başına geçen Erdal Ceylanoğlu’nun dönüş için tankları Sincan dışından geçirmek istediğini, ancak Org. Doğu Aktulga’nın Sincan konusunda ısrar ettiğine dikkat çekerek, “Polatlı’dan döndüğümde kurmay başkanım bana ‘Etimesgut rapor verdi, birlik dönmüş’ dedi. Sonra öğrendim ki Tümen Komutanı (Erdal Ceylanoğlu) da dönmüş ve birliği Akıncılar bölgesinde bulmuş. Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı’na (Doğu Aktulga) döneceklerini, tankları Sincan’ın dışından geçirmek istediğini teklif etmiş. Bu teklif kabul görmemiş ve aynı güzergahı izlemeleri emrini vermiş” ifadelerini kullandı.

Dönemin EDOK Komutanı İzzettin İyigün’ün beyanlarından da anlaşılacağı gibi Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal, hiç hesapta yokken apar topar tankların Sincan’dan yürütülmesini emretmiş. Diğer alternatif güzergahlar da kabul görmemiş. Sincan özellikle seçilmiş.

ERKAYA AÇIK AÇIK İTİRAF EDİYOR

İzzettin İyigün’ün mahkeme huzurunda anlattıkları ile cuntanın beyni konumundaki dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Güven Erkaya’nın açıklamaları birbiriyle örtüşüyor. Erkaya, kendisiyle söyleşi yapan Taner Baytok’un 2001 yılında yayınladığı “Bir asker bir diplomat” adlı kitapta, tankların Sincan’da yürütülme sebebinin hükümete gözdağı olduğunu açık açık itiraf ediyor. Erkaya şunları aktarıyor:

“Sincan olayları bardağı taşıran damla oldu. Sincan Belediye Başkanı (Bekir Yıldız), 1997 yılının başına doğru hindi ve içki satışlarını yasaklamış. Yani Sincan’da bir Hıristiyan Türk vatandaşı yılbaşını kendi adetlerine göre kutlayamayacak. Buna hakkı var mı? Bu laikliğe aykırı değil mi? Daha sonra Belediye Başkanı, düzenlediği Kudüs Gecesi’nde irticayı hortlatmanın, şeriatı yeniden getirmenin adeta provasını yapıyor.

Sincan olayları, Milli Güvenlik Kurulu dahil her düzeydeki toplantıda ele alındı. Buna rağmen hükümet çevrelerinden hiçbir reaksiyon gelmemesini, bir süre üzüntüyle izledik. Bu böyle devam edemezdi.

Bir MGK toplantısından sonra Genelkurmay’da Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal ve Genelkurmay İkinci başkanı Çevik Bir paşalarla bir araya geldik. Bu gidişe dur diyebilmek için ne yapacağımızı konuştuk. Hikmet Paşa, ‘Hükümetin bir şey yapacağı yok. Bizim buna mutlaka bir şey yapmamız lazım. Halk bunu bizden beklemektedir. Ben Genelkurmay Başkanı’nın da emrini alıp planlanmış bir program tahtında tatbikata katılacak tank birliklerini Sincan’dan geçirterek, eğitim alanına oradan gönderirim’ dedi.

Ve ertesi sabah tanklar yürüdü. Sincan’dan geçtiler. Tankların geçişi beklenen etkiyi gösterdi. Hem de fazlasıyla. Hükümet hemen önlemler alma görüntüsüne girdi.”

Yani tankların Sincan’dan geçirilmesi, hükümete gözdağı vermek amacıyla Genelkurmay Karargahı’nda Org. Çevik Bir, Ora. Güven Erkaya ile dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Org. Hikmet Köksal’ın katılımıyla yapılan toplantıda kararlaştırılmış. Daha sonra Orgeneral Çevik Bir, Amerika’da, tankların Sincan’dan geçişi için “Demokrasiye balans ayarı yaptık” diyecekti.

KARADAYI’YI KAALE BİLE ALMAMIŞLAR

Bu planın dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Org. İ. Hakkı Karadayı’dan habersiz kararlaştırıldığı söylenebilir. “O tankların yürüyüşünden benim hiçbir haberim olmadı kesinlikle. Arkadaşlarım bunun bir tatbikat olduğunu söylediler. Hatta buna biraz üzülmüştüm. Çünkü istismara açık bir zamanda oldu” diyen Karadayı doğru söylüyor. Bu konuda kendisine hak veriyoruz. Zaten Org. Hikmet Köksal da Karadayı’nın haberinin olmadığını savunmasında ifade etti. Cunta bu olsa gerek! Zaman zaman amirleri Karadayı’dan bile habersiz iş çevirmişler. Yani emri doğrudan veren kişi Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Org. Hikmet Köksal olmuş. Tüm sorumluluğu üzerine almış.

- BİTTİ -

Yeni Akit

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23