• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

15 Temmuz hain darbecileri IŞİD terör örgütü ile açıklanabilir mi? Bu olmadan, FETÖ tehlikesi ortadan kalkmaz

Yeniakit Publisher
2024-07-16 11:45:00 -
15 Temmuz hain darbecileri IŞİD terör örgütü ile açıklanabilir mi? Bu olmadan, FETÖ tehlikesi ortadan kalkmaz

İhsan Aktaş, 15 Temmuz hain darbe girişimini ve IŞİD terör örgütünü karşılaştırdı. Aktaş, DEAŞ’ın ortaya çıkışını ve Batılı istihbarat örgütlerinin bu örgütleri nasıl kullandığını ele aldı. FETÖ’nün de benzer bir şekilde küresel güçlerin hizmetinde olduğunu vurgulayan Yeni Şafak gazetesi yazarı Aktaş, bu iki örgütün de dinî değerleri tahrip etmeyi amaçladığını ve bölgesel istikrarsızlık oluşturduğunu belirtti. İşte İhsan Aktaş'ın yazısı:

İhsan Aktaş, 15 Temmuz hain darbe girişimini ve IŞİD terör örgütünü karşılaştırdı. Aktaş, DEAŞ’ın ortaya çıkışını ve Batılı istihbarat örgütlerinin bu örgütleri nasıl kullandığını ele aldı. FETÖ’nün de benzer bir şekilde küresel güçlerin hizmetinde olduğunu vurgulayan Yeni Şafak gazetesi yazarı Aktaş, bu iki örgütün de dinî değerleri tahrip etmeyi amaçladığını ve bölgesel istikrarsızlık oluşturduğunu belirtti. İşte İhsan Aktaş'ın yazısı:

"Charlie Hebdo saldırıları günlerinde, IŞİD’i (DEAŞ) de ele alan bir makale yayınlamıştım. Bu makale birçok çevrede ilgi gördü. DEAŞ terör örgütü sahneye ilk çıktığı gün, dünya bir şaşkınlık yaşamıştı ve herkes bu terör örgütünü anlamakta zorlanıyordu. Söylemleri çalışılmış, sloganları hazır, Yeşil Kuşak İslâmcılığı döneminden kalma havai tavırlar ve tam bir cinayet şebekesi gibi kılıçla adam kesen, çocuklara cinayet işlettiren, Batılıların ilgisini ve nefretini organize edip ABD’nin Ortadoğu’da tutunmasını sağlamak için Ezidilere tecavüz eden veya onları köle olarak satan bir örgüttü.

İngiltere'nin Hindistan işgalinden başlayan dönemlerde yeni din, yeni tarikat, yeni mezhep icat edip Müslüman valiler eliyle Müslümanlara nasıl zulmedildiğini bilmeyen ve ABD eliyle El Kaide›nin nasıl organize edildiğini bilmeyenler, dünyada ortaya çıkan her arıza durum karşısında İslâm’ı suçlayanların hiç de anlayacağı bir terör örgütü değildir DEAŞ.

DEAŞ, ABD eliyle sahneye ilk sürüldüğü günlerde Polis Akademisi’nin bir sempozyumu vardı. Güvenlik ve terör başlığını yönetmiştim. Avrupa’dan program için gelen katılımcılar vardı. Ele aldıkları başlıklar DEAŞ’ın iletişim stratejisi ve söylem stratejisiydi. Onlara şu soruyu sordum: Bu Batılı akademisyenler çok iyi yetişmiş ve saygılı insanlar, fakat işin özünü saklamak için suyun köpüğü ile uğraşmayı çok seviyorlar. Bırakın DEAŞ’ın iletişim stratejisini, bu cinayet şebekesini kim kurdu?
ÖNE ÇIKAN VİDEO

İslâm’ın hiçbir döneminde görülmemiş bu portatif örgütün ekonomik kaynakları nereden sağlanıyor? İsrail’de fitne yok diye İsrail’e saldırmayan ve Müslümanları canice katleden bu adamların arkasında hangi akıl var?

Afganistan savaşından bugüne kadar bir terör örgütüne dünyanın dört bir yanından katılım oluyorsa ve Londra merkez camiinde IŞİD için ilânla terörist toplanabiliyorsa bilin ki bu organizasyon büyük biraderin işidir.

Makalede Müslümanları üç ana gruba ayırmıştım:

1. Vasat Ümmet: Tevhid akidesi sağlam, nübüvvet konusunda şeksiz şüphesiz Hazreti Peygamber›in izinde, Kur’ân, hadis ve İslâm’ın binlerce yıldır oluşturmuş olduğu müktesebatın bir parçası olan ümmet.

2. Şiddet Yanlısı Ümmet: Batılı istihbarat örgütleri eliyle Müslüman ana akımı parçalamak için zaman zaman ortaya çıkarılan terör örgütleridir. El Kaide ve DEAŞ bu grup için en uygun örneklerdir.

3. Pasifleştirilmiş Ümmet: Müslümanlar içerisinden, tabir yerindeyse, Hristiyanlara benzer bir sınıf oluşturmak. Şeriatı olmayan, hukuk düzeni olmayan, insanın günlük yaşamında hiçbir konuya dokunmayan bir Müslümanlık.

Konu FETÖ olunca, bu terör örgütüne insanın ümmet demeye dili varmıyor. Pasifleştirilmiş, köleleştirilmiş, mankurtlaştırılmış, küresel emperyalizmin hizmetine sunulmuş bu yapı tam da üçüncü grubun özelliklerini yansıtıyor.

Bazı yazılarımda FETÖ’yü açıklamak için DEAŞ’ı örnek verirdim. Şimdi Batılı siyaset bilimciler ve siyasiler DEAŞ’ı açıklamaya çalışırken tıpkı FETÖ gibi ifadelerini kullanıyorlar. Özellikle ABD üretimi örgütler olması bakımından.

Her iki terör örgütü de dinsiz örgütlerdir. Burada dinsizlik iman-küfür anlamında kullanılmıyor. Her iki örgütün İslâm dini ile ilgili bir gayesi yoktur. Bizatihi dinî kurumları yok etmek için bir çaba içerisindedirler. İsrail meselesi her iki örgüt açısından turnusol kâğıdıdır. DEAŞ, İsrail›de fitne yok derken, FETÖ’nün Kâbe’si İsrail’dir. Ünlü bir FETÖ’cü ile bir televizyon yayınında, yayın arası konuşuyorduk. Adam, “Ben Siyonizmi kabul ediyorum. Siyonizm, Yahudilerin toprak edinme hakkıdır” ifadesini kullandı. “Bu topraklar, gasp edilmiş, işgal edilmiş Filistin toprakları ve Mescid-i Aksa olduğu halde mi?” diye bir soru sordum, yüzünü ekşitti ve geri çekildi.

DEAŞ, Suriye’de önüne gelen Müslümanı katlederken FETÖ, daha sofistike işlerle meşgul oldu: ASELSAN mühendisleri, Çarşamba Cemaati’ndeki büyük âlimleri, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, Hrant Dink, Rahip Santoro ve bilmediğimiz binlerce siyasi cinayet.

Elbette ki FETÖ terör örgütünü tanımlama çalışması, gözleri bağlı insanların fili tarif etmesine benzer. O kadar iyi çalışılmış, o kadar sofistike bir yapı ki zannımca CIA’nın dünyadaki en büyük işletme başarısı. İnsan kaynağı Anadolu insanından, para kaynağı Türkiye’den. Üstelik sadece Türkiye’nin dibini delmekle kalmamış, bütün Müslüman ülkelerde ahtapot gibi yayılmış bir casus şebekesi.

Şimdi ne olacak? Her ne kadar mehdiyet üzerine bina edilmiş örgütlenmeler, yalancı peygamberlerde olduğu gibi, mehdi ölünce örgüt büyük zarara uğrasa da bu örgütü CIA ve Batılı istihbarat örgütleri kurmuş ise CIA kendini feshetmeden FETÖ tehlikesi ortadan kalkmaz.

Örgüt bağımlılığı eroin bağımlılığı gibidir. Hiçbir FETÖ’cü örgüt mensubu da meselelerinden vazgeçmiyor. O halde bu örgütle mücadele ederken bir yabancı devletin casus şebekesi gibi bakılacak çünkü bu örgüt, siyaseti ve Erdoğan›ı bahane ederek yüz binlerce vatan evladını Türkiye düşmanı yapmayı başardı. Ekrem Dumanlı bir beyanatında, “Ben vatan kavramına inanmıyorum, vatan bütün dünyadır” ifadelerini kullanmıştı.

Kendi dinine inanmayan, kendi tarihine inanmayan, kendi vatanına bağı olmayan, her fırsatta ülkesine ve insanlarına tuzak kurmaya müsait bu şebeke ile mücadele ederken DEAŞ ve PKK ile mücadele etmek doğru bir bakış açısıdır.

Bu mücadelenin en sorunlu tarafı, bazı zevatın FETÖ ile mücadele konusunda kendi üzerinde bir risk almak istememesi. Erdoğan tarafından tensip edilen birçok kişi, sanki FETÖ tarafından tensip edilmiş gibi nemelazım tutumu içerisindeler. Yine de bu toplu ve devlet geleneği, bu hain şebekeye bir daha nirvana yaşatmayacak. Bu millet ne büyük bir millet… Milleti için kendini feda eden milyonlar yetiştirmiş durumda. Darbe gecesi sokağa çıkan, ülkesine, tarihine, milletine sahip çıkan şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.

Sonuç

FETÖ ve DEAŞ, sadece Türkiye için değil, dünya genelinde insanlık ve demokrasi için büyük tehditler oluşturan terör örgütleridir. Her iki örgüt de dini değerleri kullanarak, aslında dini tahrip etmeyi amaçlayan yapılar olarak, küresel emperyalizmin birer maşası haline gelmişlerdir. Bu tür yapıların ortaya çıkışı ve faaliyetleri, uluslararası istihbarat örgütlerinin kontrolünde olup, uzun vadede bölgeyi ve dünyayı istikrarsızlaştırmayı hedeflemektedir. Bu yüzden, FETÖ ve DEAŞ gibi örgütlerle mücadele, ulusal güvenliğin ötesinde, küresel barış ve insanlık için de elzemdir."

 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

hesap

devlet daireleri onların çiftliği olmuş değişen birşey yok yine onların düdüğü ötüyor

meyyid

hani 16 temmuz sabahı hainlere idam sözü vermiştin reis ne oldu o söz..
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23