“Savaşın ikinci ayıydı. Sosyal medyaya düşen videoda Ukraynalı bir kadın, “Tüm bunların önüne geçilebilirdi. Başka seçeneğimiz yoktu. Bir palyaçoyu seçtik. Şimdi eğleniyoruz” demişti. Rusya-Ukrayna Savaşının üzerinden 20 ay geçti. Asıl mesleği palyaçoluk olan Zelenski, Rusya’ya karşı Batı’nın kanatları altında girmeye cesaret ettiği savaşın ortasında, başka bir işgalden yana oldu. Oturduğu yerden İsrail’in yanında bitiverdi. İmkânı olsa Avrupalı liderler gibi soluğu Tel Aviv’de alacağından şüphemiz yok. Çünkü kendisi de bir Yahudi. Ancak NBC kanalına verdiği röportajda su katılmamış bir “Siyonist” olduğunu da ilan etti. Sunucunun, “İsrail’in uluslararası hukuka uyduğuna inanıyor musunuz?” sorusuna, işgale direnen bir ülkenin lideri gibi değil de şaklabanlık geçmişine yakışır seviyede yanıtlar verdi. Hamas’a “terörist” dedi. İsrail’in “Kendi halkını ve devletini savunma hakkına sahip” olduğunu söyledi. Zelenski, sözlerinde çok samimiydi. Zaten kendisi de konuşmasına “samimi olmak zorundayım” diye başladı ve bir Siyonist olarak ait olduğu toplumu savundu.

Zelenski, sergilediği tavırda gerçekten de samimi. Çünkü motivasyonunu ve her koşulda İsrail’i haklı görme ilkesini inancından alıyor. Öyle olmasa; topraklarına saldıran ve işgale karşı kahramanca direniş gösteren Hamas’a terörist demezdi. Öyle ya, bu durumda Ukrayna da Rusya’ya direndiği için teröristlik yapmış oluyor. Savaşın ortasındaki Zelenski’ye neden bu kadar yüklendiğime gelecek olursak... Batı’nın çöken ahlakını, yerle yeksan edilen değerleri, insanlığın ayaklar altına alınmasını temsil ediyor da ondan. Savaşı, işgalleri ve katledilen sivilleri; renklerine, inançlarına göre ayıran, soykırıma türlü gerekçeler bulan Batı'nın ikircikli ve gerçek yüzünü arz-ı endam ediyor. Bu nedenle de “Batılı liderler daha ne kadar alçalıp daha ne kadar ahlaksızlaşabilir?” sorusunun yanıtı şudur; O da Biden, Sunak, Scholz, Macron ve Meloni kadar alçaklaşabilir.

Şimdi aynı Batı, Gazze’de yeni bir soykırım tiyatrosu sahnelemeye hazırlanıyor. Zelenski’nin mevzu bahis röportajda işaret ettiği, güya Hamas’a destek verdiği söylenen bir ülke var; Kuzey Kore. “Gazze’de kaç tane Kuzey Kore mühimmatı bulunduğunu gördünüz” dedi. Bu öylesine dillendirilmiş bir bilgi değil. Batı medyasında günlerdir alttan alta, Hamas’ın Kuzey Kore’den füze aldığını yazılıyor. O füzelerin Kore’den getirilip Gazze’ye nasıl sokulduğu muamması bir kenarda dursun. AP ve NBC gibi basın kuruluşları da bir süredir, “Hamas güçleri, İsrail’e saldırılarında Kuzey Kore üretimi silahlar kullanıyor. Acaba Kuzey Kore Hamas’a nükleer başlıklar da tedarik etmiş olabilir mi?” tezini işliyorlar.

Yani, Amerika ve İngiltere’nin -medya güçleriyle- dünyayı Irak’ın işgaline ikna etmek için uydurdukları o büyük yalan şimdi de Gazze için dolaşıma sokuluyor Başrolde de yine en başından beri küresel medya var. Zelenski ise ağzına verilen iğrenç sakızı çiğniyor. Lakin zaten tüm güçleriyle işgal ettikleri Gazze için böyle bir yalanı neden söylesinler ki? İşledikleri soykırımın önüne kimseler geçmiyor, geçemiyor üstelik. Bu enformasyon kumpasının arkasında Gazze’yi nükleer silahlarla toptan yok etme düşüncesi olabilir mi? İsrailli aşırı sağcı Miras Bakanı Eliyahu, Gazze Şeridi’ne nükleer bomba atılmasının olasılıklardan biri olduğunu söylemişti mesela. Öyle görünüyor ki Siyonist akıl böylesine korkunç bir katliamı, Gazze'yi tümdem yok etmeyi istiyor.

"Nükleer Soykırım" aklının kaynağı ise kitapları ülkemizde de çok satanlar listesine giren ve yıllarca “çağın en büyük hümanisti” olarak pazarlanan Noah Harari olabilir. Kitapyurdu sitesinin ayın yazarı seçmesiyle tartışılan ve Siyonist düşünceleri ortalığa saçılan ünlü Yahudi yazar Noah Harari, Japon televizyon kanalı Asahi’ye verdiği röportajda, İsrail’in Gazze’de nükleer silahlarını kullanmak zorunda kalabileceğini söyledi. Geleceği kurgulayan düşünceleriyle ünlenen, bu nedenle de kendisine ‘fütürist’ denilen Harari, Hizbullah ve İran tehlikesini işaret ederek, “Teorik olarak nükleer savaştan 24 saat uzakta olabiliriz” diyor. Hem de insan eliyle çıkarılmış en büyük felaket olan Hiroşima’yı yaşayan Japonların gözlerinin içine bakarak Gazze’de nükleer silah kullanılması gerektiğini dile getirdi Harari. Eminim ki Japon kanalının seçilmesi de Gazze'ye kimyasal silah düşüncesinin bir parçasıydı. Seçilmiş palyaço Zelenski’den girdik, Noah Harari’nin nükleer katliam düşüncesinden çıktık. Batı, Gazze’de işgalin ötesinde, Gazze’nin çok ama çok ilerisinde bir plan yapıyor. Bir yandan Gazze’nin acısını yaşarken bir yandan da kapımıza dayanacak dehşet senaryolarını görmemiz, tartışmamız gerekiyor.”