Ayasofya'nın en kapsamlı restorasyonunu 1847- 1850 yılları arasında geçirdiğini belirten Üçer, "İtalyan mimar Fossati, burada büyük uygulamalar yapıyor. Onun buradaki bazı uygulamaları da çok meşhurdur. Fossati, yanında çalışan bir sanatkara kubbeden dökülen mozaiklerle Sultan Abdülmecid tuğrasını yaptırtıyor ve o tuğra bugün Ayasofya'nın girişinde sergilenmekte. O dönemde restorasyon sonrası yapılan açılışta muhtemelen padişaha bir jest olarak bu eser sunuldu." şeklinde konuştu. Üçer, Ayasofya'nın kubbesinin çeşitli özelliklere sahip olduğuna da dikkati çekerek, şunları anlattı: "Ayasofya'nın bir restorasyonu sırasında kubbede çalışırken 2, 3 ay sonra baktık ki personel pat, pat diye düşüyor ve denge kaybı görülmeye başlandı. Doktora götürdük çalışanları ve doktor Ayasofya'da teneffüs edilen havadan örnek alınması gerektiğini söyledi. Baktılar ve sonuç olarak anlaşıldık ki, aşağıda oluşan sıcak hava yukarıda toplanıyor ve biz nefes aldığımızda yukarda bir süre sonra orta kulakta denge kaybına sebep oluyordu. Personel bu yüzden pat pat diye düşüyordu. Sonra o personelleri orada çalıştırmamaya başladık ama çözüme şöyle ulaştık. Bir gün babam kubbeye çıktığında 'niye burası bu kadar havasız, buranın havalandırması olması lazım.' dedi. Sonra 'bak burada kol girecek kadar delikler var aslında bunlar hava delikleri, buradan hava gidip gelmiyor. Demek ki yukarıda kurşun kaplarken bu hava deliklerini kapatmışlar.' dedi. Kurşun ustası o delikleri açtığı anda kubbenin havası değişti. Kolunuzu uzattığınızda yukarı doğru elinizin çekildiğini hissedebilecek kadar iyi bir havalandırma sistemini olduğunu anladık. Kubbede bu durum düzetildikten sonra çalışanlarda bu hastalık kesildi."