İnebolu’dan Kastamonu’ya ziyarete geldiğini söyleyen Mehmet Bal ise, “Dedeleri hakiki simit ustasıydı. Ama şimdi çocukları kendilerini geliştirdiler, dedelerinin hatırasını yürütmeye çalışıyorlar. Her gelişimde simidi ben bu fırından alıyorum 5 liraya, burası hakikaten ucuzluk pazarı. Dedelerinin mesleğini yürüttükleri için teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Kastamonu simidi, diğer yörelerden farklı olarak böreklik un ile mayalanıp yoğrulduktan sonra hamur, simit halkası haline getiriliyor ve 10 dakika dinlendiriliyor. Bu hamur, daha sonra içinde elma pekmezi şurubunun kaynadığı kazanda suda haşlanıyor. Ardından fırınlanarak simit hazır hale getiriliyor. Kazan simidi olarak da adlandırılan Kastamonu simidinde çoğu yörelerde olduğu gibi susam kullanılmıyor. Orta Asya’dan Kastamonu’ya gelen simit, buradan da İstanbul’a Kastamonulu simit ustaları tarafından taşınmıştır. Kastamonu simidi, eşsiz lezzetiyle Osmanlı padişahlarının da sofralarını süslemiştir. Elma pekmezi şurubuyla pişirilen Kastamonu simidi, yapılışından kaynaklı özelliğiyle 3 gün bayatlamadan saklanabiliyor. Bayatlayan simitler de israf edilmeyip Kastamonu’nun bir başka yöresel lezzeti olan tiride dönüştürülüyor. Kentte her gün yaklaşık 25 bin adet üretilen Kastamonu simidi, her hafta sonu İstanbul’a semt pazarlarına da gönderiliyor.