• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Serdar Arseven
Serdar Arseven
TÜM YAZILARI

İç Güvenlik Reformu ve Polisin Psikolojisi!..

22 Ekim 2014
A


Serdar Arseven İletişim: [email protected]

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dünkü grup toplantısında açıkladığı İç Güvenlik Paketi gerçekten “reform” niteliğinde. 

Hükümet’in “Paralel Yapı”larla ve “PKK terörü” ile mücadele ederken, “sivilleşmeyi,  demokratikleşmeyi” ikinci plana atacağını düşünenler yanıldı.

Jandarma’nın “neredeyse tamamen”  İçişleri Bakanlığı’na bağlanması, “sivilleşme” yönünde çok önemli bir adım. 

“Yeni Kılık Kıyafet Devrimi” de önemli, İçişleri tarafından belirlenecek yeni Jandarma kılık kıyafeti hayırlı uğurlu olsun.

Pasaport, ehliyet işleri için artık “Polis”e gidilmeyecek olması çok güzel; her işlemde suçlu muamelesi görmekten bıkmıştık, iyi oldu.

Öte yandan;

Molotoflu teröristler bundan böyle hak ettikleri cezalara çarptırılacak.

“Maskeli soytarılar” için, gereği neyse o yapılacak! 

Güvenlik Reformu’nun Sayın Davutoğlu tarafından açıklanan ayrıntılarını haber sayfalarımızdan izlersiniz…

Ben bugün, “İç Güvenlik” işinin belkemiği “Polis Memurları”mızın mesajlarına yer ayırmak isterim.

Dertleri çok, sesleri duyulmaz...

Polisin adı büyük, vurmak kolay savunmak zor…

Dertlerini dile getirdiğinizde,  “çeşitli kesimlerden” tepki alıyorsunuz…

Bazı polis memurları vatandaşa gerçekten zulüm etmiş olabilir ama istisnalar geneli bağlamaz.

Mazluma da kimlik sorulmaz.

Öyleyse…

Bir grup polis memurunun yazdıklarından derlediğimiz bir notu dikkatlere sunmuş olalım:

 “Polisin yetkilerinin azlığından bahsedilirken hafızam bir anda Gezi olaylarına gitti ve orada linç girişiminden kurtulabilmek için havaya ateş açtığı sırada istemeden bir eylemciyi vurduğu için cezaevinde yatan meslektaşım geldi.

Bu kardeşim,  bütün ‘Meşru Müdafaa’ şartları ortada olmasına karşın, cezalandırıldı.

Polisin asıl sıkıntısı tabiri caizse ‘Üvey Evlat’ muamelesine tabi tutulması. 

Kendilerinden insanüstü gayret beklenen, Evrensel İnsan Haklarına aykırı olarak çalıştırılan, buna karşılık hak etmediği muamelelere tabi tutulan polisin sadece yetkileri bakımından ele alınması çok da gerçekçi bir yaklaşım tarzı değildir. Polisin yetkiden ziyade ‘Moral ve Motivasyona’ ihtiyacı vardır. 

Kendimi bildim bileli gündeme getirilen, ancak ne hikmetse düzeltilmeyen özlük haklarının da ele alınması gerekir. 

Polis çok önemli, hayati bir görevi üstlenmektedir. 

Polisin meselesi sadece ‘yetki’ meselesi olarak ele alınmamalıdır. 

Polisin de bir insan olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. 

Polis evlâttır, eştir, anne veya babadır, kardeştir…

Polis için çoluk çocuğu ile vakit geçirmek hayal olmuştur. 

Pekçok polis psikolojik sıkıntılar içindedir.

Polisler, ‘PARALEL DEVLET’ uygulamalarının da mağduru olmuşlardır.

Yurt dışı eğitim ve görevlerinde hep ‘PARALELCİLER’ kollanmış, mesleki gelişime katkı sağlayacak imkânlar ağırlıklı olarak onlara sunulmuştur.

Tam bir “Grup İçi” dayanışma ruhu ile hareket eden bu ‘PARALEL’ unsurlar, birçok arkadaşımızın ayağını kaydırmıştır.

Geçmişte neler yapıldığı, hangi arkadaşlarımızın hangi tezgâhlarla mağdur edildiği ayrıntısıyla ortaya konulmalıdır.

Biz “kerameti kendinden menkul” bir zatın, ya da bir takım zatların polisi değiliz.

Biz ‘Milletin polisleri’yiz!..

‘Milletin polisleri’ olarak da çok sevdiğimiz Başbakan’ımızdan beklentilerimiz var.

O çok iyi bir aile babasıdır, O bizi anlar!..”

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23