• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

İslâm’da bir can bir cihandır

17 Temmuz 2024
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Din, ahlâk ve muamele üzerinden hayata yansır. Çünkü din muameledir. Sizin insanlara olan muameleniz hangi dinden olduğunuzu nazara verir. Allah’ın gönderdiği din; bir kıymetler ve kametler bütünüdür. Dinin kıymet verdiğine siz kıymet vermiyorsanız, dindar olduğunuzu iddia etmeniz bir vehimden öteye geçemez.

Dinimiz bir cana bir cihan mesabesinde kadrü kıymet vermiştir. Rabbimiz buyuruyor: İşte bundan dolayı İsrâiloğullarına şöyle yazmıştık: ‘Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olmaksızın kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.’ Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler. Ama bundan sonra da onların çoğu yeryüzünde taşkınlık göstermektedirler.” (Maide Sûresi/32) Rivayete göre Medine Yahudileri Hz. Peygamber (sav)’i ve sahabeden bazılarını öldürmek için tuzak peşindelerdi. Bu sebeple yüce Allah onlara adam öldürmenin ne kadar büyük bir cinayet olduğunu göstermek için haksız yere bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmek; bir canı kurtarmanın da bütün insanlığı kurtarmak gibi olduğunun yazılı bulunduğunu haber vermiştir. Bu talimat elimizdeki Kitâb-ı Mukaddes’te yer almamakta, fakat Mişna’da (Sanhedrin, IV/5), “İsrail’den tek bir kişiyi öldürenin bütün ırkı öldürmüş gibi cezalandırılacağı ve İsrail’den tek bir kişiyi koruyanın Allah’ın kitabına göre bütün dünyayı korumuş sayılacağı” şeklinde bir ibare bulunmaktadır. 

Haksız yere birini öldüren katil, genellikle yaşama hakkı tanımamış, kanların haramlığına, nefislerin masumluğuna saldırmış, adam öldürmeye yol açmış, başkalarına da cesaret vermiş olur. Şu halde bir kimseyi öldüren herkesi öldürmüş gibi, Allah’ın gazabını ve büyük azabını hak etmiş olur da hayat hakkı kalmaz, kanı boşa gider ve öldürülmesi gerekir. İşte haksız yere adam öldürme, böyle genel bir zarardır. Dinen hukukî bir gerekçe bulunmaksızın bir başkasının canına kıyan kimse, yalnızca o kişiye haksızlık etmiş olmaz, aynı zamanda insan hayatının kutsallığına inanmadığını ve başkalarına karşı hiçbir merhamet duygusu taşımadığını da göstermiş olur.

İnsanı heder etme, insana ihanet edip canına kıyma, bir Yahudileşme alâmetidir. Yahudileşen insanlar ve sistemler, insanı evhenleştirirler, değer ve kıymetten düşürürler. Bakınız bu coğrafyada Müslümanların yegâne meşru yönetim nizamları hilafet ilga edildi. Hilafetin ilgasının arka planında Yahudileşme sevdası var. Bundan ötürüdür ki, hilafetin ilgasından sonra Türkiye’de en çok değer kaybeden şey insan oldu. 

Son Posta gazetesi, İstiklâl Mahkemesi cellatlarından biri olan Cellat Kara Ali’yle bir röportaj yapar. Orada Kara Ali, “İstiklâl Mahkemesi’nin kararına istinaden astığı insanların toplam sayısının 5216 olduğunu, bunlardan 3.000 küsurunu yalnızca Konya ve civarında astığını” dile getirir. Cumhuriyet devrinde insan kıymetten düştü. Oysaki İslâm’da can emniyeti vazgeçilemez maslahatlardandır.

İslâm’ın nazarında insanın can emniyetini sağlamak öncelikli maslahatlardandır. Bu hususta derhal yapılması istenen yükümlülükler, tehir edilebilenlere göre önceliklidir. (Yusuf el- Karadâvî, Fî fıkhi’l-evleviyyât, 117) İnsanın can emniyeti ertelenemez, ötelenemez bir maslahattır. Benzer şekilde, dinin zarurî gördüğü maslahatların edası beklenen yerde bu aslî faydaların göz ardı edilerek daha alt düzeydeki eylemleri tercih etmek, sâlih amel düşüncesi ile barışık bir durum değildir. Bu cümleden olmak üzere, cemaatle namaz bir sâlih ameldir. Ancak cemaatle namaza yetişmek üzere yola koyulan bir kimsenin, bu esnada komşusunun iniltisini duymasına rağmen bu duruma aldırış etmeden cemaate yetişmeye çalışması Müslümanın sâlih amel anlayışı ile örtüşmez. Çünkü cemaatle namaz, gaye teorisi içerisindeki tasnife göre dinin korunmasında tamamlayıcı (mükemmil) mertebededir. Hâlbuki diğer tarafta canın ve sağlığın korunması gibi dinin gözettiği daha öncelikli bir maslahat söz konusudur. Dolayısıyla orada maksud olan amel-i sâlih, o kimsenin yardımına koşmaktır. Maslahatların karşı karşıya geldiği bu tür durumlarda öncelik tercihinin hangisinden yana olması gerektiğini açıklayan İzz b. Abdisselâm (rh.a.), namazın kılınması ile boğulmak üzere olan bir masumun canının kurtarılmasının karşı karşıya geldiği bir durumda, canın kurtarılmasının önceleneceğini ve bu eylemin Allah katında o esnada kılınacak namazdan efdal olduğunu belirtir. Zira namazın kaza yoluyla da olsa telafisi mümkünken, helak olacak o canın telafisi mümkün değildir. Böyle bir durumda vaktinde eda edilemeyen o namazdan kazanılacak sevap, yine İbn Abdisselâm’ın ifadesiyle, o esnada telef olacak canın kurtarılmasından elde edilecek sevaba yaklaşamaz. (Ebû Muhammed İzzüddîn Abdülaziz b. Abdisselam, Kavâ’idü’l-ahkâm fî mesâlihi’l-enâm, 1/66 (Kahire: Mektebetü’l-Külliyyâti’l-Ezheriyye, 1414/1991), 1/66) Bir can bir cihandır. Bir cana kıymak, bir cihana kıymaktır. Haksız yere bir cana kıyılırken susuyorsa cihan da canidir. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Rahman

Bu yazdiklarindan muslumanlarin haberi olmus mu?

Korkut

Allah razi olsun cok guzel anlatmissiniz.Okuyan muslumanlarin zaten okumasada haberi olmusdur.Allahin emridir.zKim bir cana haksiz yere kiyarsa cezasi Cehennemdir.Kurtarirsada buyun inlari cihani kurtarmis gibidir.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23