Aktivist maskeli ajanlar
Şimdiye kadar Batılı emperyalist ülkelerin maskeli ajanları ülkemizde cirit atıyorlardı.
Ülkemiz üzerindeki, siyasi, ekonomik ve de stratejik sömürü politikalarına boyun eğmemizin zeminini hep onlar hazırlardı.
Bu maskeli ajanlar bilinmez değillerdi.
Ancak bilmek hiçbir işe yaramıyordu.
Zira onları tutuklayıp sorgulamak veya suçüstü yapmaya kim cesaret edebilirdi ki(!).
Bunların bir kısmı kendi ülkelerine hizmet etme adına özel şartlarda yetiştirilen ajanlardı. Bazıları ise bizden olup onların hesabına çalışan işbirlikçilerdi.
En etkili oyunlar ve tuzaklar ile operasyonlar onların üzerinden yapılırdı.
Bunlar çok eskilerde seyyah, tüccar, arkeolog ve gazeteci görüntüsü altında çalışırlardı.
Son yıllarda ise farklı meslek dalları ve uyduruk görevler devreye sokulmaya başlandı.
Uluslararası Af Örgütü, Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları Gündemi ve Eşit Haklar İçin İzleme Dernekleri ve Barış Girişimcileri Dernekleri gibi kuruluşların temsilcileri bunların bazılarıdır.
Hatta dini ve milli değerler adına yola çıkan, birtakım vakıf ve dernekler ile bazı tarikat ve cemaatlerin de emperyalist devletlerin istihbaratları tarafından kurdurulduğu ve kullanıldığına da şahit oluyoruz.
F.Gülen öncülüğündeki FETÖ, bunun en bariz örneğidir.
‘AKTİVİST’ NE İŞ YAPAR?
Ajanların yeni maskesi AKTİVİST oldu.
Farklı meslek kuruluşlarına mensup bazı kişiler ‘insan hakları aktivistleri’ adı altında örgütlendirildi.
Batılı emperyalist devletlerin maşaları olan bu aktivist örgütler, bağlı oldukları merkezlere hizmet etmeyi kabul etmeyen hükümetleri devirme adına başlatılan operasyonların provalarını yaparlar.
Yerli işbirlikçileri bu yönde yönlendiren çalışmalarda bulunurlar.
Aktivizm kelimesi sıklıkla protesto veya muhaliflik ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.
Çevre ve eşcinsel hakları için uğraşı verenler gibi görünseler de son yıllarda Aktivist eylemleri nedeniyle onlardan “sicili lekeli” gruplar olarak söz ediliyor.
Çünkü aktivizm maskesi altında emperyalist devletlerin istihbaratları tarafından kullanılan bu çevrelerin, emperyalist dünyanın sömürü politikalarına karşı direnen yönetimleri itibarsızlaştırmak ve kaos ortamları oluşturmak için çalıştıkları görülmektedir.
Sayısız politik eylemlerle kaos ve algı operasyonlarını yönlendirmede Batılı emperyalist devletlerin istihbaratları tarafından kullanılmaktadırlar.
Çevreyi koruma bahanesiyle ‘Gezi Olayları’ olarak bilinen eylemleriyle ülkemizde sokakları terörize eden proje onların eseridir.
Aralarında ABD’li, Alman ve İngiliz ajanların da bulunduğu ve aktivist olduklarını ifade eden bir grup ‘partili cumhurbaşkanlığı’nı esas alan anayasa değişikliği referandumunda ‘Hayır’ kampanyası için çeşitli etkinlikler düzenlemişlerdi.
Kısa bir zaman önce yine aynı gruptan olan iki ABD’li, iki Alman ve bir İngiliz ajanının Büyükada’ya geldiği ve burada sekiz Türk vatandaşı akademisyen ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle toplantı yaptığı tespit edildi.
Amaçları yine aynı…
ALMANYA İÇİŞLERİMİZE MÜDAHALE EDİYOR
Kendilerini aktivist olarak tanımlayan bu maskeli ajanlar, yeniden ülkemizi karıştırmak için planlar hazırlıyorlardı.
Uluslararası Af Örgütü, Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları Gündemi ve Eşit Haklar İçin İzleme Derneklerinin temsilcileri oldukları ancak bu isim altında ülkemizde yeni eylemlerle bir kaos ortamı oluşturmayı amaçladıkları anlaşılan bu gruba bu sefer baskın yapıldı.
Büyükada’daki otelde sözde ‘İnsan hakları savunucularının korunmasına yönelik eğitim programı’ konulu toplantı yapılıyormuş.
Büyükada’da gözaltına alınan 2’si yabancı uyruklu 10 şüpheliden 6’sı, suçlu bulundu ve tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Almanya başta olmak üzere Emperyalist Batılı ülkeler bu haber üzerine çılgına döndü.
Çünkü, suçüstü yapılan ve mahkemece tutuklananlar onların ajanlarıydı.
Siyasi baskılar ve tehditler birbirini takip etti.
Şunu herkes bilsin ki; Türkiye bir müstemleke ülke değildir.
Hiçbir güç Türk yargı ve güvenlik birimlerini hedef alamaz.
Aktivist maskesi altında ülkemizi kaos ortamına sürüklemesine kimsenin gücü yetmeyecektir.
Ne bahasına olursa olsun devlet ve millet olarak bunda kararlı olduğumuz herkes tarafından bilinmelidir.