Posta koyup dilin kemiği olduğunu unutuyor…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin konusunda “dilin kemiği var” demiyor.

Gerek de duymuyor. Nokta, virgül koymadan konuşuyor.

Konuşurken, yüz ifadesinden, hissettiği acıyı ve Filistin’e zulmedenlere nefretini okuyabiliyorsunuz.

Filistin konusunda, Cumhurbaşkanımız’ı  dinledikçe; 

Anadolu’da yüreği yanan bir çiftçiyi, sokakta Filistin bayrağı ile gözyaşı döken bir teyzeyi, elindeki çekici bırakıp ekrandaki şehit Filistinli çocuklara odaklanarak hıçkırıklara boğulan bir işçiyi dinliyorum.

Londra, Newyork, Berlin, Brüksel sokaklarında “Filistin’e özgürlük” diye bağıran, insanlığını kaybetmemiş kitleleri dinliyorum.

Mısır’da, Pakistan’da, Malezya’da dünyanın her neresinde olursa olsun, yüreği yanan bütün Müslümanların haykırışlarını duyuyorum.

Erdoğan konuştukça; sadece Filistin konusunda değil, yüz yıldır Türk-İslam coğrafyalarına reva görülenlerle ilgili Türk ve İslam dünyasının sesi, soluğu umudu haline geliyor.

Erdoğan’ı dinledikçe; “Evet, işte benim de duymak istediğim buydu” diyorsunuz.

Terör devleti İsrail ve onu kayıtsız şartsız destekleyen sözüm ona dünya liderlerine söylenecek ne varsa söylüyor Erdoğan.

Dünyada İsrail’e “Terör devleti” diyen tek lider.

Başta Netanyahu olmak üzere; “Yargılanıp hesabını vereceksiniz!” diyen,

Amerika ve Avrupa’ya Filistin konusunda postasını koyup; “Siz de hesap verecekseniz” diyebilen tek devlet adamı.

Erdoğan, aslında “ezberleri bozan”, ezberleri bozdukça da hem Türkiye’de hem de dünyada alışılagelmiş siyasetin ve siyasetçilerin kimyasını bozan bir devlet adamı.

Taziyelerde diz kırıp Kur’an okuyarak, namazlarda cebinden takke çıkarıp kıyama durarak da bozmuştu ezberleri. Kimileri bana; Türkiye’de Filistin için neden çok büyük mitingler yapılmadığını soruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, her konuşmasında o mitingleri tek başına yapıyor aslında. Söyledikleri dünya basınında yankılanıyor. Türk milletinin Filistin konusundaki duruşunu, İsrail de Amerika da İngiltere de çok iyi biliyor. Zamanı geldiğinde gereğinin yapılacağının da farkındalar. Telaşları bu yüzden.

Cumhurbaşkanı Erdoğan; “İsrail, ikinci dünya savaşından sonra Filistin’de başlattığı zulmün hesabını er geç verecektir. Bundan kaçış yoktur. Netanyahu nereye kaçar bilemiyorum” diyor. Başka bir liderden duydunuz mu bu sözleri.

Sadece İsrail’e değil, Amerika’ya ve tüm Avrupa’ya da posta koyuyor:

“Daha önemlisi Netanyahu hükümetine bu cüreti veren, işledikleri insanlık suçlarının üstünü örten batılı ülkeler de aynı akıbeti paylaşacaklardır. Şayet Amerika ve Avrupa ülkeleri, İsrail’e sınırsız, siyasi, askeri ve ekonomik destek vermemiş olsa, bu terör devletinin yöneticileri, böylesine pervasız ve acımasız hareket edemezlerdi.”

Cumhurbaşkanı bu kadarla kalmıyor. Kendini medeni, diğer tüm milletleri “vahşi” olarak niteleyen “tek dişi kalmış canavar”a da gönderme yapıyor:

“Esasen Batının tarihi bu bakımdan oldukça vahşi, oldukça çirkin, oldukça gaddarlık örnekleriyle doludur. Biz bunların tıynetini, Bosna’dan, Makedonya’dan, Bulgariştan’dan, Çanakkale’den, Ermeni isyanlarından, Irak’tan, Suriye’den, oradaki vahşetlerinden, sinsi oyunlarından biliriz. Dünya’yı asırlardır, batı değerleri safsatasıyla oyalayanlar, sadece kendi güvenlik ve refahları dışında hiçbir değerleri olmadığını defalarca ispatlamışlardır.”

Erdoğan, İsrail’e, ABD’ye ve batıya söylenecek ne varsa söylüyor.

Hep diyor ya; “Bir gece ansızın gelebiliriz…”

Son konuşmasında bunu ete kemiğe büründürüyor:

“Masum çocukları, kadınları, yaşlıları silahsız ve çaresiz insanları dünyanın en modern savaş araçlarıyla öldürmek sadece İsrail yöneticileri gibi korkaklara mahsus bir zavallılıktır. Gazze’deki bir avuç sivil karşısında yüreği de bacağı da titreyen İsrail’in gerçek bir orduyla, gerçek bir güçle karşı karşıya geldiğinde paramparça olacağı aşikardır. İsrail yönetiminin böyle bir acı akıbete gerek kalmadan bir an önce aklını başına toplamasını ümit ediyoruz.”

Erdoğan bunları söylerken, Türkiye’de muhalefet ne yapıyor?

Canını dişine takıp topraklarını savunan Hamas’a “Terör örgütü” diyorlar.

“Ama önce Hamas başlattı” diyorlar.

Filistin’e sahip çıkıyor gibi görünüp, ABD’ye, İsrail’e, batıya; “şirinlik muskası” yazmaya devam ediyorlar.

Bir yandan da sınır ötesi tezkerelerine “hayır” demeyi sürdürüyorlar.