• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Necip Fazıl Ödülleri

29 Aralık 2015
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

“Bu milletin bütün maddi serveti, 1918’den sonra beş asrın muhasebesini birden gören dış hasımlarca koparılıp alınmış, manevi kıymeti de iç düşmanlarca, dışa tabi şekilde talan edilmiştir”. Necip Fazıl (1973)

Star Gazetesi tarafından düzenlenen Necip Fazıl ödül gecesine gazetenin genel yayın yönetmeni Nuh Albayrak imzalı davet geldiği halde katılamadım. Dostuma teşekkür ederim.

Bir cümle ile neden katılmadığımı da söyleyeyim de esas konuya geçeyim, sonrasında Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan ile alakalı bir hatırayı paylaşmak istiyorum.

*

Cumhurbaşkanımızın katıldığı törenlerde onunla göz teması kurmak isteyip; “Bakın ben de buradayım” diyenleri izlemekten yorulduğum için katılmıyorum.

Cumhurbaşkanı ile göz göze gelmek için beden dillerini kontrol edemeyip, bin bir kılığa girenler, Erdoğan’ın beden dilinden azıcık delikanlılık öğrenseler ne kaybederler.

Şimdi bunları söyleyince “cımbızlama imalatı münafık taifeden” kobaylık yapacaklar çıkıp, lafı bir yerlere çekebilir, onlara da fırsat vermemek şunları ilave edeyim.

Göz temasçılar; siyasi partilerde, cemaatlerde, tarikatlarda, derneklerde yönetenlerle, yönetilenlerin olduğu her yerde vardır. Bu canhıraş gayretkeşlik, kendilerini yetersiz gören tiplerin ortak özelliğidir.

Hayat merdiveninin alt basamağından, kişisel gayret ve güçleriyle çıkamayanlar, başkalarından medet umar ve isterler ki, “fark edilip, üst basamaklara çıkabilsinler”.

*

Peki, böyleleri fark edilmez mi?

Siyasi tarihimiz içerisinde isimleri parlayıp da sonra saman alevi gibi sönüp gidenlerin hepsi göz teması sonucu siyasete giren tiplerdir.

Oysa Cumhurbaşkanıyla göz teması veya değişik yollarla makamından ve çevresinden istifade etmek isteyenleri, Erdoğan fark ettiği andan itibaren “eksi” koduyla bir kenara not eder.

Göremedikleri ve kaçırdıkları varsa ki, şimdiye kadar olmuştur. Onlar da daha sonra bir şekilde kendi iplerini kendileri çekerek eriyip giderler.

Velhasıl Cumhurbaşkanı yedi düvele karşı dimdik durup, iç ve dış ihanetçilere karşı, Necip Fazıl’ın ifadesindeki “kopuşun ve yok oluşun” mücadelesini verirken; onu dinleyip, anlaması ve uygulaması gerekenler, göz temasıyla ikbal beklentisi peşinde olmaktan vazgeçmeliler.

*

Benim kusurum da şu; bulunduğum ortamlarda insanların beden dilleriyle karakter tahlillerini yapmak ve yanımdakilerle paylaşmak.

Bu yüzden; ne kendimin de yanımdakilerin canını sıkmamak için böylesi anlamlı törenlere mümkün mertebe katılmıyorum.

Laf uzadı biraz daha devam edeyim ve Cumhurbaşkanımızı keşfeden ikinci bir güzel ismin hatırasını artık yarına nakledeyim.

Erdoğan, Üstad Necip Fazıl’ın yukarıdaki ifadelerini okuduğu yıllarda, MTTB saflarında ve MSP Gençlik Kolları’ndaydı.

Şimdiki gençlik gibi baba parası yiyip, obez olma peşinde koşmuyor, siyasi ve fikri mücadelesinin alt yapısını güçlendirmek için bedenen ve zihnen çalışıyordu.

Tabandan tavana çilelerle yoğrularak çıkıyordu. Twitter yoluyla 140 harflik mücahit değildi.

Dahası yarına.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23