• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Burak Karen
Burak Karen
TÜM YAZILARI

Siyon ikizleri Gülenistler ve Kemalistler

26 Nisan 2014
A


Burak Karen İletişim: [email protected]

Bir tür kolektif çılgınlıkla karşı karşıyayız. 30 Mart yerel seçimlerinde Erdoğan’ın gücünü zayıflatmak için bin bir dalavere çevirmeye yeltenen, fakat halktan okkalı bir tokat daha yiyen seçkinci-seküler kesimin ve ananasçı dostlarının halet-i ruhiyesinde ciddi bozulmalar oldu. Nereye saldıracaklarını bilemiyorlar.

Dağdaki çoban” kazandı, sahildeki “çakma sarışın” kaybetti. Aklı, zihni, gönlü geniş olanlar kazandı, insanları siyasi tercihleri nedeniyle kısa ve kıllı olanlar, makarna bulgura tamah edenler diye aşağılayanlar hem demokratik bilinç ve insanlık sınavını kaybetti, hem bu toplumu zerre miskal tanımadıklarını bir kez daha ispatladı. 

Demokrasinin omurgası hükmündeki cumhur kazandı, Cumhuriyet’le yaşıt olup da demokrasinin ne olduğunu hâlâ öğrenemeyenler ve okyanus ötesindeki dostları kaybetti.

Gülenist ve Kemalist kirli ittifakının bütün çirkinlikleri 30 Mart akşamı ellerinde patladı. Şimdi 10 Ağustos’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için gizli planlar, ortaklıklar kurmaya çabalıyorlar. 

Gezi eylemleri ile başlayıp, 17-25 Aralık “dost modern darbe” girişimlerine dayanan süreçte, Kemalistlerin arasına kendilerini “Cemaatçi” olarak niteleyen, renkleri sürekli değişen ve mitoslara iman eden Gülenist Örgütü’nün ileri gelenleri de katıldılar.

Kemalizm yetmedi şimdi de Gülenizm ülkemizin sırtında bir kambur ve habis bir ur gibi türedi. Dış desteği geniş, içerdeki kültürel dinamikleri derin, sermaye kaynağı güçlü iki “ananas ortaklığı” ayağımızda pranga, elimizde kelepçe, sırtımızda angarya bir yük oldu. 

Kemalizm can havliyle son çırpınışlarıyla can çekişirken, kendinden başka bütün İslami gruplara düşmanlık besleyen Gülenizm, ülkemin önüne açılan yeni set oldu. 

Tarihin hâkim ve savcılardan oluşan en büyük tele kulak mafyasını içinde barındırıp devletin her kanalına sızmayı başaran Gülenizm, Kemalizm gibi tartışılması dahi imkânsız, yozlaşmış ve sorgulanması gereken fersüde haline geldi.

Yıllardan beri adı konulmamış bir koalisyon içerisinde devam eden ve menfaat birlikteliğiyle neşv-u nema bulan güç paylaşımı, bir noktadan itibaren bencilliklerin doğmasına ve rüştünü ispatlama yarışına dönüştü. 

Toplum üzerinde “siyasi ve ideolojik egemenlik kurma” peşinde olan, her değişikliğe karşı teyakkuza geçen Kemalist çevreler paranoyal kuşkuları, vehimleri, uydurulmuş korkuları sonucu ellerinden giden kişisel imtiyazları geri almak için yaptıkları siyasi çığırtkanlıklara alışmıştık. 

Statükonun resmi ağzı, dili, kulağı ve ideolojisi, vesayet rejimlerinin manivelası, askeri darbelerin fikir babası olan Kemalistlerden çektiğimiz yetmedi şimdi de İsrail ve ABD ortaklığıyla Dinler Arası Diayalog hançerini Ümmetin bağrına saplayan, camilerin içerisine haç ve siyon yıldızı yerleştiren, camileri cemevi seviyesine indirgeyen, dünyanın her yerindeki Müslümanlara saldırarak kendisine verilen görevi yerine getirmeye çalışan “Müslüman görünümlü” Gülenistlerle başımız belada.

Darbe geleneğinin, devlet içinde devlet anlayışının, istiklal mahkemelerinin, yargısız infazların, faili meçhullerin, vatandaşını iç, komşunun dış düşman görüldüğü bir korku ve diktatörlük rejiminin “kapkara ruhu” Kemalizm yerini dış bağlantılı, kendinden olmayanı düşman olarak gören, yerleşik sermaye ve medya ile işbirliği yapan, küresel bilgi toplumunu iyi kullanan, dini çıkarına alet eden Gülenizme bırakıyor.

Kendileri gibi düşünmeyeni halkın ensesine “göbeğini kaşıyan adam” etiketiyle karalayan, her seçim döneminde, “benim oyum ile dağdaki çobanın oyu niye bir” homurtularıyla uyanan, seçmeni nush ile olmadı tekdir ile tekâmüle davet eden, daha da ilerisi bu millete eğitilebilir geri zekâlı muamelesi çeken Kemalistler yerini Hıristiyanlık, Yahudilik ve İslam karışımı Siyonizmi okşayan bir Amerikan dini çıkarmayı hedefleyen Gülenistlere bıraktı. 

 Bin yıllık tarihimizle birlikte Osmanlı’yı reddeden çarpık bir anlayışın çağdaş, soysuz, çirkin görüntüsü ve vefasız, hayırsız, inkârcı Mankurtlaşma eylemi, ceberut bir devlet anlayışının cumhuriyet kılıfına büründürülerek yutturulma hokkabazlığı olan Kemalizm ile karşıt dille, itibarsızlaştırmayla, açıkça meydan okumayla, öfkeyle üslubu gerçeğin önüne geçirip, inanılmaz bir nefret, bilgi kirliliği ve algı yönetimi ile gönül dilini yok eden Gülenizm el ele finali oynamak için mücadele ediyor. 

Gülenizm dini bir oluşum değil, fakat Kemalizm’in yerini alarak devletin resmi “ideolojisi” olma yolunda mesafeler kat ediyor. Gülenizm, sadece Kemalizmin içinde kalan, onun tariflerine uyan bir din anlayışını benimsemiyor, aynı zamanda Kemalizm’in devamı olmanın da peşinde.

Kemalizm’de de Gülenizm’de de yönetim güç merkezlidir. Güçlü olanla savaşılmaz ve güce itaat edilir.

Farklı şeyleri söylemek uzlaşmadır, demokrasidir diye konuşup, kendinden farklı düşünenlere uzlaşma ve demokrasi kültürü adına ellerini uzatmayıp, retoriğinden cayıp birdenbire sivri dişli bir “jakoben”e dönüşürken bu korkuyu oluşturarak da iktidarlarını sürdürmek isteyenler, Cumhuriyet değerleri diye feveran edip, Cumhur’un reyine zerre kadar itibar etmeyen Kemalistler ve Gülenistler  azgın azınlık” güruhunun ülke temsilcisi oldular. 

Fakat halk ile el ele gönül gönüle olan, halkın dilini konuşanlar kazandı, sahte dostluklarla halkın arasına, gönlüne girmeye çalışanlar, ülkenin geleceğiyle ilgisi olmayanlar kaybetti.

Felaket tacirlerinin, batı işbirlikçisi bezirgânların fitne pazarlarında, kardeş kavgasından medet uman, kan emerek beslenen bu vampir anlayışlardan kurtulmadıkça, ülkemiz rahat yüzü görmez. İkinci rauntta da siyon ikizlerini yere sereceğiz inşallah.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23