• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Şehit İsmail Haniye için…

07 Ağustos 2024
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

 

İsrail, iyiliğe karşı kötülük yapmanın adıdır. İnsafsızlığın ete kemiğe bürünmüş halidir. İnsana mahsus hiçbir değeri gözetmiyor. Dolayısıyla, insanlığa aykırıdır.

İsrail’in düşmanca hareketlerine karşı, Filistinli Müslümanların, güçleri yettiğince refleks gösterip, kurdukları birçok direniş grubu var. Filistin İslami Direniş Hareketi-HAMAS, bunlardan bir tanesidir.

İsrail, bir milletin direncini kırabilmek için, vatanını savunan liderleri hedef alıyor, onları şehit ediyor. 

Yıllardır şahitliğe mecbur bırakıldığımız bu terör saldırıları, ilk defa yaşanmıyor. Bugüne kadar birçok kıymetlimiz, yahudi terör örgütü israil tarafından düzenlenen suikastların hedefi oldu.

Şöyle söylenir: İlk yapılan kazadır, ikinci hatadır ama üçüncü tercihtir.

HAMAS’ın kurucuları Şeyh Ahmet Yasinve Prof. Dr. Abdülaziz el Rantisi’dir. Her iki isim, peş peşe israil terör örgütünün suikast eylemleri neticesinde şehit oldu.

İsrail, Filistin halkının her kesimi tarafından sözüne itibar edilen ve onları zamk gibi birbirine bağlayan, Şeyh Ahmet Yasin’e art arda suikastlar düzenledi. 

6 Eylül 2003’te bir israil F-16 uçağı, Şeyh Ahmet Yasin’in de içinde bulunduğu Gazze’deki bir binaya füze saldırısında bulundu. Yasin, bu suikast girişiminden sağ kurtulmayı başardı. Ne var ki terörist israil, terör eylemlerinden vazgeçmek niyetinde değildi. 22 Mart 2004’te, sabah namazı çıkışında, bir kez daha Şeyh Ahmet Yasin’e suikast düzenlediler. 67 yaşında ve tekerlekli sandalyeye mahkûm olan Yasin, israil helikopterinden atılan bir füze ile şehit oldu. 

Şeyh Ahmet Yasin’in şehit edilmesinden sonra HAMAS’ın başına Abdülaziz el Rantisi geçti. Fakat israil terör eylemlerinden vazgeçmedi. Prof. Dr. Rantisi, 17 Nisan 2004’te, israil helikopterlerinden aracına fırlatılan füze ile şehit oldu. Rantisi’nin, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ve israil başbakanı Ariel Şaron görüşmesinden birkaç gün sonra şehit edilmesi de ayrıca anlamlıdır. 

İki büyük kayıptan sonra israil ve Amerika’nın hangi projeleri uygulamaya koymak istediği hepimizin malumudur. Irak’ın işgalinin ardından, halkın saygı gösterdiği birçok âlim, ortadan kayboldu ya da faili meçhul cinayetlere kurban gitti. Lübnan Başbakanı Refik el-Hariri de bir suikast neticesinde vefat etti. Suriye’nin sözü dinlenen şeyhlerinden Muhammed Haznevi, umre ziyareti için gittiği Suudi Arabistan’da, şüpheli bir trafik kazasıyla hayatını kaybetti.

Gelelim İsmail Haniye’ye…

İsrail, ilk olarak Mayıs 2007’de, İsmail Haniye’nin evine füze saldırısı düzenledi. Haniye, bu saldırıyı sağ salim olarak atlattı. Ardından yine israil tarafından, 31 Temmuz 2024 tarihinde, Tahran’daki Devrim Muhafızları’na ait askeri lojmana, bir suikast daha gerçekleştirildi. Üç evladı ve dört torununun ardından, kendisi de şehitler kervanına katıldı. 

Devletlerarası müzakerelere aracılık edenler ve barış masasında oturanlar, dokunulmazdır. Onların can ve mal güvenlikleri, teminat altındadır. Evet israil, barış masasında oturan bir kişiyi şehit etti. Bu hiçbir devletin yapmayacağı bir eylemdir. Terör örgütü israil, bir kez daha, kendine yakışanı yapmıştır. Dolayısıyla, bundan sonra barış görüşmesine katılacak herkesin aklında bu detay olacaktır, olmalıdır.

Devam edelim.

Bu dünyadaki en büyük eser, bir duruş sahibi olabilmektir. Şeyh Ahmet Yasin, Prof. Dr. Abdülaziz el Rantisi ve İsmail Haniye. Bu insanları aynı cümle içinde buluşturan, bizim için kıymetli yapan; onurlu duruşları, güzel tavırlarıdır. Her üç isim de bize, tüm dünyaya; adanmışlığın, fedakârlığın ve sadakatin ne olduğunu gösterdiler. Allah, onlardan razı olsun. Elbette, kayıplarımızla birlikte, acımız ve öfkemiz artıyor. Dua ediyor, intikam vaktini bekliyoruz.

Yeri gelmişken: Biz, bu suikastları yakından tanıyor, çok iyi biliyoruz. Talat PaşaSaid Halim Paşa ve Cemal Paşa gibi devlet büyüklerimiz, Ermeni teröristlerin yurtdışında düzenledikleri suikastlar neticesinde şehit oldular. 

Bitmedi. 

Elli yıl sonra Ermeni terörü tekrar kendini gösterdi. Yetmişlerin başından seksenlerin ortasına kadar birbiri ardına yurtdışındaki diplomatlarımıza suikast düzenlemeye, onları şehit etmeye başladı. Los Angeles Başkonsolosumuz Mehmet Baydar ile Konsolos Bahadır Demir, Avusturya Büyükelçimiz Daniş Tunalıgil, Paris Büyükelçimiz İsmail Erez ve şoförü Talip Yener, Beyrut Büyükelçiliğimiz Başkâtibi Oktay Cirit, Atina Büyükelçiliğimiz İdari Ataşesi Galip Özmen ve Los Angeles Başkonsolosumuz Kemal Arıkan. Bu şekilde uzayıp giden üzücü bir liste var. 

Milletin ve memleketin içinde bulunduğu ağır şartlar nedeniyle, o günlerde, şehitlerimizin hakları aranamadı. Hayır, intikam unutulmadı, sadece ertelendi. 

Artık günümüze gelelim. 

2019 yılında, Erbil Başkonsolosluğu görevlisi Osman Köse de bölücü terör örgütü tarafından kalleşçe şehit edildi. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı, ertesi günden itibaren, cinayette dahli olan herkesi cezalandırdı, etkisiz hale getirdi. Ermeni teröristlerin katlettiği bütün şehitlerimizin intikamı da Karabağ üzerinden alındı. Elhamdülillah.

Şunu söylemek istiyorum: Siyonistlerin akıbeti de Ermeni teröristler gibi olacaktır. Şeyh Ahmet Yasin, Prof. Dr. Abdülaziz el Rantisi, İsmail Haniye ve bütün Filistinli şehitlerimizin hesabı sorulacak ve intikamları, bir gün mutlaka alınacaktır. Hem bu dünyada, hem öbür dünyada...

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

izzettin el kassam

kahrolsun siyonist israil. tüm filistin şehitlerimizin şehadeti kabul olsun. mekanları cennet bahçesi olsun inşallah.

Helal olsun

Muhteşem bir yazı olmuş. Ermeni yada Siyonist hiçbir farkı yok. Türk yada Filistinli hiçbir farkı yok. Küfür de tek millettir, ümmette de tek millet. Artık bunun farkına varmalıyız.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23