• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Bu yazıda emek var!

24 Nisan 2024
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

 

Kitab’a kulak vererek başlayalım: “İnsan için çalıştığından başkası yoktur.” (Necm, 39)

Ekmek, emek ve sabır demektir. Emek bir işin yarısıdır. Emek olmadan yemek olmaz. Diğer yarısı da sabırdır. Sabır ile koruk helva olur. 

Önce emek, ardından sabır! Bu ikisinin toplamı da ‘nasip’ eder.

Emek verecek, sabır gösterecek, sonra ‘ya nasip’ diyeceğiz. Nihayetinde her iş nasip meselesidir.

Yapılan iyilikler, verilen emekler, elbette alacak hanesine yazılmaz. Fakat emek sahipleri, vefa bekler.

İşte; emekle ve ekmekle oynamaya çalışanları görüyoruz.

Bazı insanlar, emek ve liyakat sahiplerini değil, pazarlama ve ilişki profesyonellerini tercih ediyorlar. Binlerce insanın emeğini, gayretini ilgisiz kişilerin hanesine yazıyorlar. 

Bazı insanlar da emekleri doğrudan zimmetlerine geçirerek ilerleme yoluna gidiyorlar. Verilen emekleri, kıymetleri ve halis niyetleri ziyan ediyorlar. 

Böylelikle, her iki grup insan da milletin kıymetli evlatlarını öğüten, emekleri ziyan eden bir değirmen taşına dönüşüyorlar.

Emek, tıpkı bir iç kanama misali, sessiz ve derinden ilerler. Emeği olmayanın eseri de olmaz ama sesi daha gür çıkar.

Uzun emekler ve zorlu mücadeleler neticesinde ortaya çıkan birikimlerin bir çırpıda harcanmasını veya gölgelenmek istenmesi, insafsızlık değilse nedir?

Pusu kurmak bile, ciddi bir emek ister. Emeği sahiplenmek, emekçiyi yok saymak, ne yazık ki sadece saniyeler alıyor.

Evet, sıfır emek… Emek hırsızlığı. Ve emekçilerin ahı: “Vay benim emeklerim!”

Soru şu: Emeği yok saymak, emekçileri harcamak suretiyle ne kazanabiliriz? Onunla ne alınabilir?

Bir başkasının emeğini, alın terini kendi hanesine yazanlar, hayatın her ânında ve alanında vardır. Bu bizi yıldırmasın.

Tam burada sözü Yusuf Genç’e bırakalım: “Modern dünyanın asıl yoksulluğu, kıymet bilen insanların azlığıdır.” Bu cümleyi ne zaman hatırlasam, canım sıkılıyor.

Açıkçası, içimizdeki yoksulluk ile dışımızdaki yoksulluğun paralel bir seyir izlediğine inanıyorum.

Buradan şuraya geçelim.

Memleket, başlı başına bir emektir. Gönülden verilen bir emek, büyük bir birikim. 

Bu emekte, milyonlarca samimi ve masum insanın hakkı, hukuku bulunuyor. Sadece yaşayanların değil, aramızda olmayanların; şehitlerimizin emeğini de unutmayalım.

Hepsinin ayrı ayrı memleketimizde; üzerimizde emeği vardır.

Memleketimiz; kabiliyetli, gayretli ve emek sahibi insanlarla doludur. Buna karşılık: Milletin gönlünde karşılık bulmuş şahsiyetleri ziyan etme, emekleri yok sayma konusunda hayli becerikliyiz.

Bin yılda meydana gelmiş, aziz emek. Zerresi ziyan edilemez.

Emekleri ziyan etmek, kırgınlıkları çoğaltmak ve küskünlükleri büyütmek. Bunlardan gelecek bir fayda yoktur. Ne memlekete, ne de millete!

Duamız ve dileğimiz şu olsun: Rabb’im, emeğim ve memleketim sana emanet. Kötüye fırsat verme! Âmin.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Adanalı Cumaali

Çocuklarımız gecelerini gündüzlerine katıyorlar, çalışıyorlar, çabalıyorlar, sınavlara giriyorlar, yazılı sınavları kazanıyorlar, mülakatta partiden refaranslı torpilli partizan birileri gelip cocuklarımızın emeklerini çalıp kazanıyorlar, bizimkiler de mülakatlarda elenenip elenip geliyorlar. Örnek mi? Benimkisi, 3 defa girdiği hâkimlik savcılık MÜLÂKATININ üçünde de elendi. Bende buradan o haksızlık yapan, hak yiyen yetkililere sesleniyorum, emek var emek, yatacak yeriniz yok.

Alperen

Ayhan bey herşeyi söylemişsin. anlayana sivrisinek saz anlamayana davul az.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23