• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Oku Ayşe Ateş, oku.. Oku da öğren, Emre amcan ülkücüleri nasıl suçluyor!

22 Haziran 2024
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 

Ne kadar ikircikli bakış açısına sahip solcularımız var..

Ne kadar riyakarlar..

Ne kadar içten hesaplılar..

Dün Cumhuriyet gazetesinde Emre Kongar’ın yazısı dikkatimi çekti..

akit tv’de hafta içi Murat Alan’ın sunumu ile yayınlanan Manşetlerin Dili programı için notlar almıştım ama..

Program içinde vakit bulup da değerlendiremedim..

Sonrasında medyada neler var, neler yok diye internette bir dolaşıma girince..

Emre Kongar odaklı bir tartışmaya daha şahit oldum..

80’ini deviren, artık kendisinden toplumu birleştirici, kaynaştırıcı yazılar bekleme hakkımız olan soldan çarklı Emre Kongar, önceki günkü yazısında, AK Parti ile MHP arasındaki işbirliğini bozmak amacı ile meğerse şöyle bir ifade kullanmış, ben atlamışım:

“Anlaşılan iktidar elindeki polis, jandarma, ordu ve hatta yargı gücü ile bile yetinmiyor... Tabanca da istiyor: Bitmez tükenmez bir han-ı yağma iştihası!”

Tahmin etmişsinizdir Sinan Ateş üzerinden başlayan, CHP’lilerin ülkücü sevdası, tam hız gidiyor..

Ama fazla da sürmüyor..

Benim Manşetlerin Dili programı için hazırlık yaptığım Emre Kongar’ın dünkü yazısında, hemen niyetleri ortalığa saçılıyor..

Sinan Ateş üzerinden varmış gibi hissettirdikleri ülkücü sevdaları, yerini hemen fanatik bir militanlığa, ülkücü düşmanlığına, tek taraflı önyargılı bir mahkumlaştırma operasyonuna dönüşüveriyor..

Dünkü yazısından aktarayım, Emre Kongar’ın profesör olmuş ama, fanatiklikten kurtulamamış, militanlıktan sıyrılamamış zihniyetini, siz de görün:

“Demokratik Siyaset’te tabancaya, tüfeğe, kalaşnikofa, her türlü ateşli ve kesici silaha, şiddet kullanılmasına, karşıyım.”

Bunlar solcuların klasik süslü lafları..

“Sadede gel” dediğin an, kinini nefretini bir çırpıda dökerler..

Nihayetinde Emre amcamız da öyle yapmış:

“Demokratik siyaset diye özellikle vurgu yapıyorum, çünkü Demokratik olmayan siyasette, kaba kuvvet, şiddet, terör, iktidara gelmek ve iktidarda kalmak için daima kullanılmıştır.”

Demokratik siyaset diyerek, sizin ağzınıza bir parmak bal çalar..

Bir ay değil, bir hafta değil, bir sonraki günkü yazısında değil.

Hemen bu satırların hemen altında, bakın ne yazar:

“Ne yazık ki, 1950-1960 arasındaki Çok Partili Düzen’e geçiş, toplumun yeterince gelişmemiş olmasından dolayı bu sonucu doğuramadı.

1950-1960 dönemindeki hatalardan ve deneyimlerden yararlanarak hazırlanan 1961 Anayasası ülkeye tam bir Demokratik Rejim getirdi.”

Şiddetin kralı.. Silahın, silah gücünün zirvesi.. Zorbalığın tüy diktiği 27 Mayıs darbesi yapılmış.. Bir kişinin değil, üç kişinin değil, binlerce subayın elindeki silah.. Halka doğrultulmuş. Seçilmiş başbakana doğrultulmuş..

Adamın yorumu şu:

“1961 Anayasası ülkeye tam bir Demokratik Rejim getirdi.”

O zaman eline silah alanları niye eleştiriyorsun ki, Emre amca..

Onlar da kendilerince, adil bir düzen düşlüyorlar..

“Şunu öldürürsek, bunu vurursak, yanlış şu kişiyi ortadan kaldırırsak, adil bir düzen kurarız” diye hayallere evriliyorlar..

Darbeden demokratik bir rejim nasıl gelir, anlatsana bize Emre amca..

Darbeciler, elindeki silah ile adam öldürmeyi boşver, tanklarla, savaş uçakları ile meşru yönetimi devirip, sonrasında da mahkeme kurup, başbakan asanların, demokratik rejim getirdiklerine, sen kimi inandırabilirsin ki?

Bunu da geçelim..

Emre amca bir başka darbeyi kınayarak, sözümona darbeci olmadığını göstermeye çalışıyor:

“Anayasa çok ‘Demokratik’ti ama toplum hâlâ tam bir Demokratik Rejim olgunluğuna (sınıfsal yapıya ve Demokrasi bilincine) erişmemişti. Önce 12 Mart 1971 Askeri Darbesi, sonra 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi, 1961 Anayasası’nı çöpe attı.”

Yaa.

Bir darbe güzel, diğer darbe kötü..

Nasıl kafa?

Nasıl profesörlük?

Bu adam onlarca yıl, bu ülkenin üniversitelerinde, ders verdi..

Ve sonra ah vah ediyoruz..

“Bu ülke niye kalkınamıyor” diye..

Bir saniye önce söylediğini, hemen ardından tekzip eden, Emre Kongar benzeri sözde profesörler yüzünden olmasın..

Ve devam ediyor, Emre amca, militanlığını sürdürmeye:

“1961 Anayasası’nı ortadan kaldıran süreç içinde en belirleyici olan etkinlik, Birinci ve İkinci Milliyetçi Cephe Hükümetleri sırasındaki siyasal kamplaşma ve siyasal cinayetlerdi:”

Listeyi yapmış muhterem Emre amcamız.

30’dan fazla cinayeti isim isim listelemiş.

1980 darbesini anlatıyor, Milliyetçi Cephe hükümetlerini hedef tahtasına koyuyor ama..

Hızını alamamış ki, 1980 darbesinden çok sonraki, 1990’lı yıllardaki cinayetleri de listeye eklemiş..

Cinayetlerin listelenmesine itirazım yok..

Ama ahlaksızlık yapılmasın..

Öldürülen solcuları listeleyip..

Sanki dindar hiç kimse terörist eylemlerde öldürülmemiş gibi kimse algı oluşturmasın..

Şemsi Denizer gibi, sendika başkanı olup, işçilerden kesilen paralarla, Jaguar araçla manita ayarlayan bir adamın, para anlaşmazlığı yüzünden öldürülmesini bile, ülkücülerin cinayetleri diye yazmaya kalkan Emre Kongar..

Bugün bize, “Sinan Ateş Cinayeti” dediği an..

Hele hele..

Madımak’ı yazıp. Üç gün sonraki Başbağlar’ı yazmazsa..

“Savcı Doğan Öz” deyip..

Savcı Selim Kiraz’ın şehid edildiği olayı yazmazsa..

“Abdi İpekçi” deyip.. “MHP’li Bakan Gün Sazak’ın komünistler tarafından öldürülmesini gizlerse..

“CHP Kayseri İl Başkanı avukat Mustafa Kulkuloğlu” deyip, Belediye Başkanı Hamido’yu görmezden gelirse..

Hrant Dink’i yazıp, PKK’lı teröristlerin şehid ettiği binlerce askerimizi, polisimizi görmezden gelirse.. DHKPC’li teröristlerin cinayetlerinden bir tanesini bile listesine almazsa..

Sonra da:

“Ne yazık ki bu cinayetlerin önemli bir bölümünde Ülkü Ocakları mensuplarının sorumlu olduğu mahkeme kararlarıyla tarihe geçmiştir!” derse..

Ben burdan Sinan Ateş’in acılı eşi Ayşe Ateş’e seslenirim:

Bakın sizin acınıza ortak olduğunu düşündüğünüz solcular işte bunlar.. Onlar, sizin eşinizin nefes almasına bile karşılar.. Onlar, bütün cinayetleri ülkücülere yıkıp, bu ülkede bir tane ülkücü öldürülmemiş gibi, bir tane dindar insan öldürülmemiş gibi algı yapan ilkesizlerdir..

Daha ne diyeyim..

Ne yazayım?

Ülkücüleri suçlayan bu Emre Kongar, dünkü yazısını, “Ama Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in ‘Adalet Mücadelesi’ne desteğimi elbette sürdüreceğim!” diye bitiriyorsa..

Uyuyanları uyandırmak için için daha ne yazayım, söyler misiniz?

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Okumadan yorum

Yazının içeriğini okumuyorum başlığından belli zaten yorumumu ya yayınlamazsınız yada birazını kısarsınız.

şüayıp

Davasına düşman olanlarla dost olup kardeşlerine düşmanlık yakışmaz
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23