Nihayet Kavala itiraf etti!

Can Atalay kararı üzerinden, yine Gezi isyanı birinci gündem maddemiz oldu..

İsrail’in hemen her gün, onlarca Filistinliyi katletmesi bile, Gezi isyancılarının cezaevinde olması, birisinin cezaevinden çıkarılması için milletvekili adayı gösterilmesi kadar ilgi çekmiyor.

Şuna inanırım..

Küçük hukuksuzluklar, büyük hukuksuzlukların habercisidir.

Bu açıdan, eğer bazı kişiler kasten cezaevinde tutuluyorsa. Durduk yerde haksızlığa maruz kalıyorlarsa. 

Bu haksızlıkların, daha büyük haksızlıkların da habercisi olacağına inanırım..

Ama Gezi isyanı üzerinden bunu söylemek mümkün mü?

Ortada bir hukuksuzluk olduğunu söylemek mümkün mü?

Gezi isyancıları ne istiyor?

“Biz sokağa çıktık. Vurduk, kırdık, döktük. Sokağa dökülenlerden 10 kişi öldü.. Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Berkin Elvan, Medeni Yıldırım, Hasan Ferit Gedik, Mehmet İstif ve Elif Çermik..

Bu olaylar sırasında görev başında iken iki polisimiz şehid oldu.. Komiser Mustafa Sarı ve polis memuru Ahmet Küçüktağ.

Gezi isyancılarının arasından sıkılan kurşunla, bir gencimiz; Burak Can Karamanoğlu vefat etti.

Gezi isyancıları adına hareket ettiğini açıklayan DHKP-C terör örgütüne mensup teröristler tarafından bir savcımız (Selim Kiraz) görev başında şehid edildi..

Toplamda 10 bine yakın insanımız yaralandı.. 

Verilen canların dışında, milyarlarca liralık maddi zarar oluşturuldu..

46 kamu binası tahrip edildi..

Emniyeti sağlamakla görevli 231 polis aracı kullanılmaz hale getirildi..

Polis aracı da bir yana, ambulans.. Evet, halk dilinde cankurtaran diye tanımlanan 44 ambulans kullanılmaz hale getirildi..

Toplu ulaşımda kullanılan 100’e yakın otobüs pert.. Otobüs duraklarından yine 100’e yakını yakıldı..

Yakmak da ne?

Evet, otobüs yakma, otobüs durağının yakılması ne demek?

Bir değil, iki değil, onlarca..

AK Parti Çiğli ilçe teşkilatının kundaklanması ne demek?

Şimdi birileri çıkmışlar, bize bu Gezi isyanını, masum bir eylem gibi göstermeye çalışıyorlar..

“Ne oldu ki, Gezi olaylarında? Gezi olayları, sivil direniş hareketi idi” diyorlar..

Organizatörler cezalandırılmak istendiğinde, “Gezi cezalandırılamaz. O sivil direnişti” diyorlar..

Çok sıkışırlarsa, “Cezalandırmak istediğiniz Osman Kavala’nın, Gezideki yakma yıkma ile ne ilgisi var?” diyorlar.

“Can Atalay mı, otobüsleri yaktı. Atalay mı, polis araçlarını yaktı. Ambulansları yaktı” diyorlar..

Aklımızla alay ediyorlar..

85 milyonluk Türkiye’de, 60 milyon 18 yaşını doldurmuş insanın olduğu Türkiye’de.

Başka kimse kalmamış gibi, 250 bin kişilik cezaevindekilerden birisi milletvekili adayı gösteriliyor..

Tek sebep, cezaevinden çıkarttırmak.

Mahkumiyet kararını, işlevsiz bırakmak..

Yargıya nanik yapmak..

Ve daha önemlisi, yeni bir Gezi isyanı tertiplendiğinde, insanlara 2013 Gezi isyanını örnek olarak göstermek.

“Yakmaya, yıkmaya, cinayetlere rağmen, gezi isyanından dolayı kimse cezaevine girmedi, gireni de milletvekili yapıp, çıkarttık, ödüllendirdik..” demek..

Şimdi yenisi tertiplendiğinde, hükümeti devirmede başarılı olunursa, zaten yönetime kendileri geleceği için, yargılanmayacaklar. Ama yine başarılı olunmazsa, “2013’teki gibi yine kimse cezaevine girmez” dedirterek, insanları isyana teşvik edebilmek..

Plan bu..

Can Atalay’ın cezaevinden çıkarılma operasyonun arkasında yatan gerekçe de bu..

Olayın arka planını ne kadar ayrıntıları ile biliyor olsam da, “Acaba atladığım bir husus var mı” diye, önceden kanaat sahibi olduğum her olayla ilgili yeni bilgileri, yeni açıklamaları en ayrıntısına kadar mutlaka okurum.. 

“Gözümden kaçan bir ayrıntı var mı” diye, incelerim..

Dün T24’te, Gezi isyanının organizatörü olmaktan dolayı mahkumiyeti kesinleşen Osman Kavala’nın röportajı vardı.

Uzun bir röportaj, ama “Atladığımız bir şey var mı” bakış açısı ile, satır satır okudum..

Önceki kanaatlerimi teyit eden, faillerden birisinin itirafları ile dolu bir anlatım..

Örneğin, ne demiş, Osman Kavala?

Dediği şu:

“Gezi’yi kriminalize etmeye çalışarak, başka protestolar için kullanılabilecek suçlama örneği yaratıldı.”

İşte, tam da bizim dediğimizin, tersini söyleyerek, kendisini kurtarmaya çalışan bir mantık..

10’dan fazla insan ölmüş.. İki polis şehid olmuş..

Bir savcı görevi başında, teröristler tarafından şehid edilmiş..

Sanki kimsenin burnu kanamayan bir olaydan, suç icat edilmiş, günlük hayattaki bir olay kriminalize edilmiş gibi algı oluşturuyor..

Vicdansız adam.. “Kriminalize edildi” dediğin olayın içinde, bir savcının şehid edilmesi yok mu.

Savcının şehid edilmesi, başlı başına bir kriminal olay değil mi? Daha neyin kriminalize edilmesinden bahsediyorsun?

Kavala, yalanları ile röportajını sürdürüyor:

“Gezi protestoları herkesin gözü önünde başladı, yayıldı ve (parkta yapılaşma projesinin iptalinden sonra) sona erdi.”

Gezi isyanı, aylarca sürdü. Projenin iptalinden sonra da sürdü..

Gezi isyanı sırasında, Can Atalay da dahil olmak üzere, organizatörlerin istekleri arasında, sadece Gezi parkı değil, Yavuz Sultan Selim Köprüsü dahil, birçok projenin de devam ettirilmemesi vardı..

Öyle vicdansızlar ki. Öyle sahtekarlar ki..

Yavuz Sultan Selim köprüsüne rağmen, bugün İstanbul’un trafiği keşmekeş. Ama adamlar o gün, bu köprünün yapılmamasını isteyerek, hükümetle pazarlık yapmaya kalkıştılar..

Ve bugün hâlâ, utanmadan o Gezi isyanını savunuyorlar..

Yazık..

Bir terör örgütünün, Gezi isyanı uğruna bir savcıyı şehid bile ettiği olaylar zincirini, sanki suç değilmiş de, birileri suç haline getiriyormuş gibi, yalan üzerine yalan söylüyorlar..