• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Mehmet Doğan ağabey ve Batılılaşma İhaneti!

12 Ağustos 2024
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 

Gazetemizde uzun yıllar yazarlık yapan Mehmet Doğan, Hakk’a yürüdü.

Batılılaşma İhaneti isimli kitabını, herkesin okumasını isterim..

Hatta, Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrımdır..

Özdemir İnce ve benzeri tipteki isimlerin, tam da Batılılaşma İhaneti isimli kitapda maskeleri indirilen ateist, kemalist, sahte cumhuriyetçilerin kitapları yerine..

Cinsellik, yabancı aşıklığı, din karşıtlığı içeren kitapların tavsiye edilmesi yerine..

“Batılılaşma İhaneti” kitabı, 2024-2025 eğitim-öğretim yılının, zorunlu tavsiye edilen eseri olsun..

Bu kitabı okumamış olanlar için, kitap içeriğinden değil, sadece “İçindekiler”den birkaç başlık versem..

O sahte profesörler, sahte demokratlar, cumhuriyetçiler, hukukçular eminim küçük dillerini yutarlar..

“Temeldeki yabancılaşma”

“Yaşasın Cumhuriyet”

“Şiirlerin Cumhuriyeti”

“Ya gerçek?”

Anladınız değil mi?

Anlamayanlar için, katkı mahiyetinde, Mehmet Ağabey okuma parçası da eklemiş:

“Batılılaşma ve aydın yabancılaşması”..

Zaten ülkemizin sorunu, aydın diye bize tanıtılanların, batılılaşma adı altında, kendi insanına yabancılaşması değil mi?

Ve bunun baş hareket noktalarından birisi de Mehmet Doğan’ın kitabında, “Aydınların milletimize yabancılaşması ve ‘dil devrimi’ ” başlığı ile anlatılıyor!

Yabancılaşma; iki başlık altında işleniyor.. “Fikir yabancılaşması”.. Daha ötesinde “şuur yabancılaşması”..

Kitabın içindekileri eminim okuyacaksınız.. Ama Önsöz’den aktarayım, ne kadar derinlikli olduğunu siz de görün:

“Namuslu Türk aydınlan yakın tarihimize bakarak, Avrupalılaşma/Garplılaşma/Medenîleşme/Uygarlaşma/Çağdaşlaşma... gibi kelimelerle ifade edilen batılılaşmadan ne beklenildiğini, Türkiye’ye neler getirdiğini, karşılığında nelerimizi yok ettiğini çok iyi bilmelidirler. Yakın tarihimiz araştırıldığında ilk planda göze çarpan, batılılaşma hareketleri üzerindeki açık - gizli yabancı baskısıdır.”

Evet, bir süreç; 5 değişik kelime ile ifade edilmiş.

Hepsinde aslında yapılmak istenen aynı..

Ama..

O hedef diye gösterilen, aslında “yabancılaşma” özetli yürüyüş, kimi zaman gerçek yönünü gizlemek için, kimi zaman güzel göstermek için, kimi zaman  vazgeçilmez olduğu algısı oluşturmak için, kimi zaman da teknolojik zorunlulukmuş gibi kabul edilmesi için, değişik kelimelerle tanımlanmış.

Sadece bu farklı kelimelerle tanımlama dahi, yaşadığımız ihanetin özetidir..

Evet namuslu Türk aydınları, bu “yabancılaşma” üzerinde, uzun uzun durmalıdırlar..

Yabancılaşmanın, “uygarlaşma” adı altında, nasıl bir ihaneti bize yaşattığı, açık açık konuşulması gerekir..

Mehmet Doğan ağabeyin önsözünden aktarayım, çelişkileri görün, ihanetin boyutunu yorumlayın. 

Bugün Gazze’de İsrail’in imza attığı soykırıma nasıl çaresizce seyirci kaldığımızın arka planını, Suriye’de oynanan oyunlar, Kürt kardeşlerimizin çekilmek istendiği tuzaklar, Arap dünyasının bile Filistin halkına sahip çıkmamasının arkasındaki gerçekler, Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin, diğer İslam ülkelerinden bir miktarcık farklı olarak, ölen çocuklara, vurulan kadınlara sahip çıkışının özeti olan işte o cümleler:

“XX. yüzyıl başlarında, İslâm halifesinin adı, bütün İslâm topluluklarının camilerinde okunuyordu. Hicaz demiryolu bütün dünya müslümanlarının iştirakiyle inşa edilirken, Osmanlının girdiği bütün savaşlar İslâm topluluklarında yankı buluyor, meselâ Edirne, Bulgarların elinden geri alındığında dünyanın her tarafındaki müslümanların kutlama telgrafları başkent İstanbul’a akıyordu. İslâm âlemi hürriyet uğrunda başkaldırmak için Hilâfet müessesesinin meydana getirdiği manevî birliğe umutla bağlanıyordu.”

Bu cümleler, size; bugünkü aktüel tartışmalardaki çaresizliğimizin, eksikliğimizin sebeblerinin en başındakinin ne olduğunu, yeniden yeryüzünde adaleti tesis edebilmemiz için, mazlumun hakkını zalimden alabilmek için, işe nereden başlamamız gerektiğini gösteriyor olmalı..

Tarihi geriye sararsak..

İslam dünyasının, Edirne’nin geri alınışına sevinmesini önlemek için, emperyalist devletler hangi adımı attılarsa, şimdi bizim de o adımı tekrar geriye almamız gerektiğini bize hatırlatan tespitler, şöyle devam ediyor:

“Öyleyse, bütün İslamcı hareketler ve Halifelik; emperyalizmin gözünde yok edilmesi gereken şeylerdi. Ve emperyalizm bir gün bunu da gerçekleştirecekti (1924).”

Sadece bununla kalınsa..

“Canım, dünyanın gittiği yöne, gitmek istenilmiş. Yanlış öngörüler olabilir” der, sorumlu olanları sert eleştirmezdik..

Ama bize hilafeti kaldırtanların ahlaksızlığı, çelişkisi, yine aynı önsözde, şu cümlelerle aktarılıyor:

“Oysa emperyalizmin ağababası İngiltere bugün bile, bütün fonksiyonlarından soymasına rağmen, eski sömürgelerle bağlantı sağladığı için krallık müessesesini korumaya devam etmektedir.”

Bu Önsöz’ün yazılış tarihi 1975.

Ve bugün dahi.. Bu ihaneti bize yaşatanlar, dindar insanları, İngiliz mandası istemekle suçluyorlar..

Alıntıladığım cümlelerdeki İngiliz emperyalizminin karşıtlığını, en üst seviyede yapmış ve halen de o küresel sömürü düzenine karşı çıkmaya devam eden bizler, bu ülkenin yabancılaşmış aydınları tarafından, ‘Mandacı” olarak gösteriliyoruz..

Mehmet Doğan ağabey, uzun yıllar gazetemizde yazarlık yaptı..

“Batılılaşma İhaneti” kitabında maskelerini indirdiği sahte aydınlar tarafından zaman zaman linç edilmeye çalışıldı.

Onu fikir sahasında mağlup edemeyenler, yazılarını çarpıtarak hedef gösterdiler..

Hatta Asım Yenihaber müstear ismi ile yayınlanan “Onbaşı bile olamayacakların, general olduğu ülke” başlıklı yazı, Emin Çölaşan isimli derin devlet adına tetikçilik yapan bir kişi tarafından, “Yazının sahibi Mehmet Doğan’dır. Kendisi RTÜK üyesidir” şeklinde bir hedef gösterme ile davaya dönüştürülmüştü..

Oysa yazıyı kim yazarsa yazsın..

Çetin Doğan’ın, “Yemen’de Mehmedciğin ne işi vardı” cümlesi sonrasında, “Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke” tanımlamasından başka ne denilebilirdi ki?

Nihayetinde de zaten, Çetin Doğan bugün artık, onbaşı bile değil..

Yazının içeriğine cevap vermesi gerekenler..

“Evet, Yemen’de Mehmedciğin işi yoktu. Yemen’de olmamız yanlıştı” diyemeyenler..

“Mehmedcik Yemen’de olmazsa, biz Ankara’da da, İstanbul’da da sağlam duramayız” uyarısına cevap veremeyenler..

Ve nitekim bugün, Yemen’de Mehmedciğimiz olmadığı için, Müslüman coğrafyada etkinliğimiz olmadığı ve Filistin’deki soykırıma da müdahale edemediğimiz gerçeğini gözlerden kaçırmak isteyenler.

Belki de, İsrail’in soykırımını gerçekleştirebilmesi için, “Yemen’de Mehmedciğin ne işi vardı” diye soran ve soykırıma zemin hazırlayanlar..

Gerçekte İsrail’in de, İsrail’e soykırımda destek çıkan Amerika’nın da sözcülüğünü yapıyorlardı..

Mehmed Doğan ağabeye, Allah’tan rahmet diliyorum. Ailesine başsağlığı dileklerimle.. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Asim'in Neferi

kemalist dusmanlarimiz hep yag gibi suyun ustune cikiyor.. tabii son 100 senedir .. egitimin kaymagini onlar aldi.. ama artik oyun bozuldu

şüayıp

Batıcılık bizim manevi ruhumuzu çürüttü
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23