• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Kemal bey, Sinan Ateş, Rakel Dink, Altan Öymen, Türkan Saylan ve SP!

11 Temmuz 2024
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]
 
Bugün kısa kısa, gündemdeki konulara değinelim..

İddia o ki, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı adına Cumhurbaşkanı adayı olmasını, ilk Meral Akşener teklif etmiş..

Bu teklif, Elif Çakır aracılığı ile Kemal Kılıçdaroğlu’na ulaştırılmış.

Kemal Kılıçdaroğlu, böyle diyor..

Diyor ve rezil oluyor..

Niye?

Siz anamuhalefet partisinin genel başkanısınız.. Yanınıza 5+1 partiyi daha alarak, siyasi iktidarı yıkmak için yola çıkıyorsunuz..

Sizden sonra, ittifak içinde yer alan en büyük parti olan İyi Parti’nin genel başkanının teklifini, direkt kendisinden değil, bir gazeteciden alıyorsunuz..

O teklif edildiği an, o gazeteciye, “Sen kim oluyorsun da, benim yanıbaşımdaki ittifak yaptığım partinin genel başkanının teklifi olarak, hem de çok önemli bir hususu getiriyorsun. Meral hanım bana direkt söyleyemiyor mu ki, senin aracılığınla bu teklifi getiriyor.” dememiş..

Diyememiş.

Tam bu noktada..

İyi Parti milletvekili Adnan Beker’in, 14 Mayıs 2023 milletvekili-cumhurbaşkanı seçimi sonrasında “Allah bu millete acımış. İyi ki iktidara gelmemişiz” sözleri hatırlanıyor..

Gerçekten de, Allah bu millete acımış..

**

Saadet Partisi’nde kongre Kasım ayına ertelendi..

Sebep, tek aday ile kongreye gitmek istiyorduk, ama birden fazla aday çıktı. O zaman biz de kongre yapmayız” şeklinde idi.

Ama geçen süre içinde, bir genel başkan adayı daha ortaya çıktı..

Eski genel başkan Mustafa Kamalak da, genel başkanlığa aday olduğunu, önceki gün açıkladı..

İlginçtir, bu adaylık ile birlikte, oğlu Furkan Kamalak İyi Parti’de, babası Mustafa Kamalak Saadet Partisi’nde olmak üzere, iki farklı partide siyaset yapan baba-oğul örneği seçmende de hayretlere sebebiyet verecektir..

Baba-oğlu ayrı partilerde de olsalar.. Akit’e karşı dava açmakta birlik içinde hareket ettiklerini, her ikisinin de, Akit’e dava açan siyasetçiler arasında yer aldığını hatırlatıp, bunu da geçelim..

**

Sinan Ateş cinayetini tekrar tekrar kınıyorum. Kimseye kurşun sıkılmamalı. Kimseye şiddet sergilenmemeli.. Ama.. Kendi yakınınızdaki kişiye şiddet gösterildiğinde, yıllarca size şiddeti meşru görenlerden de yardım istenmemeli.. Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, öyle bir noktaya savruldu ki, geçtiğimiz haftalarda sormuştuk, “HDP yöneticilerini ne zaman ziyaret edip, yardım isteyeceksin” diye..

Şimdi artık her şeyi aşmış durumda, kural tanımaksızın, hiçbir ilkeye bağlı olmaksızın, konuşuyor ha konuşuyor.. 

Son açıklaması, ülkücü camianın asla tasvip etmediği sözde Ermeni soykırımını, öldürülen kocasından daha sert şekilde dillendiren Rakel Dink’e verdiği destek..

İlk cümlemi tekrar edeyim.. “Kimseye kurşun sıkılmamalı.. Hrant Dink’e de sıkılmamalı..” Ama, biz bu net tavrı gösterirken, Sinan Ateş’in eski paylaşımlarına baktığınızda, Ermenilerin Osmanlı tarafından soykırıma uğradığı iftirasına en sert cevaplar verildiği görülürken.. Şimdi eş Ayşe Ateş’in, Ermeni sözde soykırımı propagandisti Rakel Dink’e destek dayanışması içinde olması, kendisini izleyenleri hayretlere düşürüyor.

Bir hayret de, Rakel Dink ile dayanışma içinde olan Ayşe Ateş’in, Diyarbakır anneleri için, bugüne kadar bir açıklama yapmamış olması.

Madem açıklamalarınızla, toplumun dikkatini çekiyorsunuz. Bunu kullanarak, değişik kesimlerle görüşmeler yapıp, sürekli gündemde olmayı amaçlıyorsunuz.

Diyarbakır Anneleri ile de bir görüşme yapınız, veya onlarla ilgili bir açıklama yaparak, hem kendinizi gündeme getiriniz, hem de Diyarbakır Anneleri’nin dramlarını da kamuoyunun gündemine taşıyınız.

Var mısınız, Ayşe hanım?

**

Geçtiğimiz hafta içinde, Sivas olayları üzerinden algı üzerine algı çalışmaları yapanların birçoğunun, Başbağlar katliamı ile ilgili tek satır yazmayarak, ne kadar riyakar olduklarını, ne kadar sahtekar olduklarını, vicdanlara sesleniyormuş gibi algı üretirken, ne kadar vicdansız olduklarını gözler önüne sermiştim..

Son örneği, Altan Öymen oldu.

3 Temmuz tarihli yazısında, Sivas olaylarını özenle işleyen, ama haftada bir yazdığı için, 5 Temmuz’da yazı günü olmasa da, 10 Temmuz günlü yazısında Başbağlar’dan bahsetmesini beklediğimiz Altan Öymen, bizi yanıltmadı.

Solcuların ne kadar riyakar olduklarını, en hoşgörülü, en vicdanlı siyasetçi-gazeteci kimliği ile de, “Biz riyakarlığın zirvesinden asla ödün vermeyiz”in ispatını yaptı..

3 Temmuz’da Sivas olayları ve Sinan Ateş konusu işleniyordu.. 10 Temmuz’da yine Sinan Ateş ve Osman Tavala işlendi.. Ama Başbağlar es geçildi..

Bilmiyorum, Ayşe Ateş’in kapalı gözleri, Altan Öymen örneğinden sonra açılır mı?

“Bu solcular, Sivas’ı kaşıyıp, Başbağlar’ı görmezden gelenler, benim kocama niye sahip çıkıyor görünüyorlar ki?” der mi? Diyebilir mi?

**

Tayyip Erdoğan düşmanlığı, insanların hafızasının da kaybolmasına sebep oluyor..

Karar gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan, AK Parti iktidarında milletvekili olan sözde gazetecilerdendir.. 2015’lere kadar da, sıfır numara AK Parti yancısı yazıları ile tanınırdı..

Şimdi Ahmet Davutoğlu’nun zehirlemesi ile birlikte, AK Parti aleyhine yazılar kaleme alıyor.

Alsın.. Düşünce özgürlüğü diye bir şey var..

Ama kendisinin 5 yıllık milletvekilliği dönemini unutmasın..

Yazısına “22 yıllık AK Parti iktidarında” diye başlayıp, 22 yıllık AK Parti iktidarının tamamını suçlayıcı ifadeler kullanmasın. O 22 yılın 5 yılında, kendisi AK Parti milletvekili idi.. Hafızasını bir yoklasın, Erdoğan düşmanlığı ile geldiği noktayı, bir sorgulasın.

**

28 Şubat sürecinde başörtülülere burs vermediğini ilan eden, İmam-Hatiplilere ayrımcılık uyguladığını itiraf ede, üniversitede de başörtü yasağının sürmesini savunan sözde profesör Türkan Saylan’ın ismi, oturduğu evin bulunduğu sokağa verilmek isteniyormuş..

Değişik partilerde siyaset yapan muhafazakar arkadaşlara sesleniyorum. 

Bazı konularda hop oturup hop kalkan. 28 Şubat davasının duruşmasına gidip “Şikayetçi değiliz” diyor.. Ama 28 Şubatçı generaller mahkum olduktan ve iki yıl cezaevinde kaldıktan sonra, yaşlılık sebebi ile afları istendiğinde, o yönde kararname imzalayan Erdoğan’a sataşan kardeşlere sesleniyorum..

Türkan Saylan gibi bir başörtü yasakçısının ismi İstanbul’da bir sokağa verilmesinden, hiç rahatsızlık duymuyor musunuz? Bir haber yapmanız, bir açıklama ile bu girişimi kınamanız mümkün müdür?

Yoksa..

“Kefil olduk, her yaptıklarına onay veriyoruz. Bizi milletvekili yaptılar. Biz de diyetini ödüyoruz” mu diyorsunuz?

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

şüayıp

Ameller niyetlere göredir niyet batıl olursa akıbet batıl olur

Grek aşığı

"Nagehan Alçı'nın gayrimeşru hayat yaşadığı kişinin Yunan istihbaratçı olduğu ortaya çıktı. Bu gelişme sonrası Yunanistan apar topar gündeme gelen kişiyi ülkeye çekti."
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23