İsrail’i cesaretlendirenler utansın!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan üç gün önce Rize’den hatırlatmasını yapıyordu: “İsrail’in şu anda Filistin’de yaptığını yapamaması için çok güçlü olmalıyız.” 

Cumhurbaşkanımızın açıklamasını dün için güncelleştirirsek, cümle şu olur:

“ İsrail’in Lübnan’da, İran’da yaptığını yapamaması için, çok çok güçlü olmalıyız”

Evet çok güçlü, çok çok güçlü olmalıyız.

Müslümanlar olarak çok güçlü olmalıyız.

Türkiye olarak çok güçlü olmalıyız.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üç gün önceki o konuşmasının devamında ne deniyordu:

“Karabağ’a ve Libya’ya girdiğimiz gibi, onlara da benzerini yapabiliriz.” 

Bu hatırlatmadan sonra bekledik ki Türkiye yekvücut olsun.

Müslümanlar tek ses olsun.

Olduk mu?

Hayır.

Ne “İsrail’e ticareti kesin” diyen kardeşlerimiz..

Ne de, “İsrail’e jet yakıtı satışı yapılıyor” alçak iftirasını atan Ahmet Davutoğlu’ndan, net ve kesin bir destek mesajı duyamadık.

Kemalistlerden bir destek beklemek boşunaydı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin denizlerdeki hakkını savunmasını bile, “mavi vatan bir masal” diyerek itibarsızlaştırmaya çalışan Cumhuriyet Halk Partili vatan hainlerinden ne desteği gelebilirdi ki.

Nitekim hemen kafayı çıkarttılar.

Hilafetin kurtarılması için Türkiye’ye gönderilen paralarla kurulan İş Bankası sponsor oldu.

Fatih Altaylı, “Yolda Emevi Camii’ne de uğrarsınız artık” başlığıyla bir yazı kaleme aldı.

Düşünebiliyor musunuz, bu ülkenin en küfürbaz isimlerinden birisi olan Fatih Altaylı’ya, Türkiye’nin en büyük bankalarından birisi sponsor oluyor.

Ve o Altaylı iki günün birinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret ediyor.

Hakaret edemediği günlerde de aklınca dalgasını geçiyor.

Kimse bu bankanın yöneticilerine sormuyor: Siz bir banka mısınız yoksa hakaretlerin sponsoru mu?

Siz bir banka mısınız, yoksa bu ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanına hakaret edilmesi için medyadaki uzantılarınıza para desteği sunan bir siyasi kuruluş mu?

Altaylı ve ona sponsor olan İş Bankası yalnız değil.

Daha niceleri Tayyip Erdoğan’ın sadece ve sadece “Gazzelileri savunmak için, Filistin’e girme” hatırlatmasını çarpıtarak, Türkiye’nin İsrail’in soykırımına engel olmaya kalkışmaması gerektiğini söylediler.

Türkiye olarak birlik olamazsak..

Müslümanlar olarak tek ses olarak haykıramazsak..

Dün sabah yaşadığımız netice kaçınılmazdı.

Terör devleti İsrail, İran toprakları içerisinde, bir siyasetçiyi, Gazze’nin haklarını savunan İsmail Haniye’yi şehit etti.

Üç çocuğu ve dört torununu kaybetmiş Haniye, o günlerde şöyle diyordu: “Çocuklarımın kanı, Gazzedeki şehitlerin kanından kıymetli değildir. Biz evlatlarımızı ve torunlarımızı böyle yetiştirdik.”

Şimdi ise Haniye’nin en büyük oğlu Abdüsselam, babasının şehadetinden sonra hatırlatıyor: “Babamın kanı, Gazze’deki çocukların kanından daha değerli olmadığı gibi, bizim gözyaşlarımız da şehit ailelerinin gözyaşlarından daha kıymetli değildir.”

Şehit baba Haniye de aynısını söyledi şimdi oğlu da aynısını tekrarlıyor..

Başkalarının çocukları üzerinden kendilerine gelecek hazırlamaya çalışan tüm beşeri ideolojilerin sapkınların riyakârlıklarını yüzlerine yüzlerine vuruyorlar.

Kendi hayatlarıyla, kendi canlarıyla, vatan sevdalarını ispatlıyorlar.

Hani bizim ırkçı Kemalistler Suriye’de gördükleri zulüm sebebiyle Türkiye’ye gelen göçmen kardeşlerimize çıkışıyorlardı ya: “Niye orada kalıp savaşmıyorlar da Türkiye’ye geliyorlar.”

Alın işte kendi canıyla çocuklarının canıyla torunlarının canıyla imtihan olan bir Filistinli.

Ve ona destek çıkmak isteyen Türkiye’nin Cumhurbaşkanı.

Ne yaptınız ırkçı Kemalistler.

“Biz bir şey yapamıyoruz ama, sizin yapacaklarınıza da engel olmayız” diyebildiniz mi?

Suriyeli göçmenlerin Türkiye’ye gelmesine karşı çıktınız.

Filistinliler Türkiye’ye gelmediler, topraklarını savundular, onlara en azından moral destek olacak açıklamalara bile alçakça iftiralarla karşı çıktınız.

Filistinliler topraklarını sattılar diyen alçaklar..

Şimdi, önce torunlarını, sonra oğullarını, en son da kendi canını; davası uğruna, vatanı uğruna feda eden Haniye’nin şahsında, biraz utanç duydular mı acaba?

Veya şöyle soralım:

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Filistinlileri korumak için, “Gazze’ye gidebiliriz” dediğinde, Tayyip Erdoğan’a saldıranlar, “Emevi Camiine de uğra orda da bir namaz kıl” diye aklınca alay edenler, Haniye’yi Iran’da şehit eden İsrail’e cesaret aşılamış olmuyorlar mı?

Aynı kişi, Şeyh Yasin için, “İsrail’in kontrolünde Hamas’ı kurdu” iftirasını attığında.

Böyle bir iftiranın alçaklık olduğunu hatırlatmıştım.

Muhatabım mahkemeye koştu.

“Bana hakaret ediyorlar” dedi.

Mahkemeye de hatırlattık: “Bu adam bırakın hakareti Hamas’a Filistin’in temsilcisi bir siyasi partiye iftira atıyor” dedik.

Çağlayan Adliyesindeki bir hakime hanım, çok değil dört ay öncesinde İsrail’in soykırımı Filistinlilere devam ederken..

Hamas’a atılan iftirayı cezalandıracağına..

Bizi cezalandırdı.

Bundan cesaretle o kişi şimdi İş Bankasının sponsorluğunda Tayyip Erdoğan’a laf yetiştirmeye kalkışıyor.

Bu ve bunların benzerlerinin verdiği cesaretle.

Hamas’a terör örgütü diyen CHP eski ve yeni genel başkanlarının verdiği cesaretle.

Hamas‘a siyasi parti gözüyle değil PKK’ya bile reva görmediği alçakça ifadelerle saldıran İYİ Parti eski ve yeni genel başkanlarının yaptığı açıklamalardan aldığı cesaretle..

 İsrail, “Nasıl olsa bizi durdurabilecek bir Türkiye var, o da kendi içinde kavgalı” diyerek, çocukları öldürüyor, yetinmiyor ..

Torunları öldürüyor, yetinmiyor ..

En nihayetinde dedelerini öldürüyor yine yetinmediğini Türkiye içindeki uşakları vasıtasıyla dillendiriyor.