• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Dört bakandan önce, hakimleri yargılayalım!

04 Ocak 2015
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Diyorlar ki, “Dört bakanı, Yüce Divan’a sevkedelim, yargılansınlar, aklansınlar..”

Hay hay..

Çok iyi olur..

Ama önce, “yargılayacak olanları” yargılayalım..

Onları bir “aklayalım..”

Sonra sıra bakanları “aklamaya” gelsin..

Daha iki gün önce, Yüce Divan’ın başı ne dedi?

“Üyelerimiz baskı altında!”

Eeee?

Mahkemenin başı itiraf etmiş..

Baskı altında olduklarını..

Baskı altındaki bir mahkemeden, biz daha hangi adil kararı bekleyebiliriz ki?

“Ama Başkan Bey, baskıyı farklı noktadan söylemişti” diyecek, uyanık kardeşlerimiz.

Biz, Haşim Bey’in; söylediklerini iki gün sonra “açıklama” adetini bildiğimiz için.

İlk gün o “söz”lerine eleştiri getirmemiştik.

Dün ikinci gün oldu. 

Anladığım o ki, “Ben ne dersem diyeyim, herkes istediğini anlıyor” dedi ve artık koyverdi Haşim Bey..

Öyle ise, onun yapmadığı açıklamayı, bu sefer biz yapalım..

Tekrar bakalım, “paralel”in dinlediği gazetecinin köşesinden, “paralel”in dinlediği yüksek hakimin yaptığı açıklamaya:

“Mahkemenin gündeminin açıklanmasıyla birlikte, üyelerimiz üzerinde müthiş bir baskı kurulmaya çalışılıyor. Bu durumdan mahkemenin üyeleri de alabildiğine rahatsız. İşte, bunun için üyelerin üzerinde baskı kurulmamasını sağlamak için hangi konunun gündeme alındığını artık internette duyurmama kararı aldık.”

Bütün paralel medya.. 

“Baskı”nın kaynağını hükümet tarafı olarak gösterse de..

Haşim Bey’in açıklamasında, “hükümeti suçlayan” bir yön var mı?

Ben göremedim..

Paralelin televizyonlarında program yapan Saygı Öztürk’ün bile aktardığı kadarı ile..

Haşim Bey’in ifadesinde, “baskının hükümetten geldiği”ne dair somut bir suçlama yok.

Her zamanki gibi..

Ustaca ortaya atılmış bir yem..

Sesi çok çıkanlar, hangi yöne çekerlerse, o yönde kullanılacak bir cümle..

28 Şubat’tan bugüne, çok gördük bunları..

Biz de artık, bu oyunların ustası olduk..

Ama şunu da hatırlatmamız lazım..

Kimden geliyor olursa olsun..

İster hükümetten..

İster muhalefetten.

İster başka çevrelerden..

“Üzerlerinde baskı olduğunu söyleyen ve o baskıyı da hukuki yollarla bertaraf edemeyen hakimler, adil yargılama yapabilirler mi?”

Cevabını da verelim: 

“Yapamazlar!”

Küçücük bir eleştiri yapsak..

Haşim Bey hemen savcılığa koşuyor.

Küçücük bir haber yayınlasak, “Şikayet dilekçesi”ni düzenleyip veriyor...

Bizim eleştirilerimiz, haberlerimiz kamuoyunun önünde..

Gizli saklı bir şey değil.

Ama Haşim Bey’in bahsettiği “baskı”, gizli saklı..

Dolayısı ile, bizim eleştirilerimizde bile savcılığa koşanlar, o “gizli saklı mecralarda yapılan baskı”ları, niye savcılığa vermiyorlar?

“Paralel”in emireri konumundaki gazetecilere, dert yanıyorlar?

Veya şöyle soralım: 

“Kendilerine yapılan baskıları, savcıya veremeyecek kadar çekinen, korkan hakimlerin yapacakları bir yargılamaya güvenilir mi?”

Ben güvenmem..

Dört bakanı kim yargılayacak?

Anayasa Mahkemesi üyeleri.

Peki bu üyeler, daha iki gün önce açıklanan bilgilere göre, telefonları dinlenen arkadaşlar değil mi?

Evet..

Telefonu dinlenen arkadaşlar, nasıl yargılama yapacaklar?

Dört bakanın yargılanmasını isteyen “paralel yapı!”

Anayasa Mahkemesi üyelerini dinleyenler, “paralel yapı!”

Paralel yapının şantajı altında olduğu kuvvetle muhtemel üyeler, “paralel yapı”nın taraf olduğu bir davada, nasıl özgür karar verecekler?

“Telefonları dinlendi diye, illa dinleyenlerin lehine karar vereceklerini nerden çıkartıyorsunuz” diyebilirsiniz.

O zaman şöyle yapalım..

Anayasa Mahkemesi üyeleri, kullandıkları tüm telefonlar için, şikayet haklarını kullansınlar..

Kim dinlemiş, ne kadar dinlemiş, neyi dinlemiş öğrenelim..

Ondan sonra, “dört bakanın yargılaması”nı yapalım..

Gerçekten yapılan dinlemelerde, herhangi bir usûlsüzlük yok ise..

Dinlemelerde, “hoş olmayan” bilgilere ulaşma ihtimali kesinlikle yok ise..

Birinin “oğlu” için. Diğerinin “kendisi” için..

Öbürünün, “eş”i için yaptığı muhabbetler, “paralel yapı”nın elinde değil ise..

Dört bakanı da yollayalım Yüce Divan’a, kırk dört bakanı da..

Ama, “telefonunu dinleyenler için şikayet dilekçesi bile veremeyecek kadar çekingen” insanlara da, kimse “dürüst toplum” için bel bağlamasın..

Onlar verecekleri kararlarla, “dürüst toplum”u değil..

Olsa olsa.. “Paralel yapıya teslim olmuş bir toplum”u inşa edebilirler!

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23