• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Berat gecemiz, beraatımız olsun

24 Şubat 2024
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 

Gün o kadar dolu ki..

Neyi yazmam gerektiğine karar kılamadım.

“Günlük gelişmelerin, yaşananların hepsinden sıyrılıp, bu akşam idrak edeceğimiz Berat gecesi ile ilgili düşüncelerimi paylaşmalıyım” diye düşünürken...

“Kendimize çeki düzen verme vesilesi olması gereken Berat gecemizin, bizi beratımıza götürmesi için neler yapmalıyız, bunu konuşmamız gerekir” diye yazıya başlarken..

Ama, Akit gazetesinin iyi gününde ve özellikle de kötü günlerinde, her daim yanımızda olan Ömer Bolat beyin babası Şevki amcamızın vefat ettiği, toprağa verildiği günün ertesinde.. 

Akit ailesi olarak her cenazemizde..

Sevincimizde..

Susturulmak üzere davalara muhatap olduğumuzda..

Baskın yediğimizde, korkutulmak istendiğimizde, tehdit edildiğimizde, hep yanımızda olan Ömer beyin acısını paylaşmak da, aslında bir berat vesilesi olmaz mı, diye düşünüp, hatıralarımızı sizlere aktaracak iken..

Yine günlük gelişmelere dalmak üzere, yelkenleri açtık. 

Ama aklımızda hep, Berat’ımıza vesile olacak işler yapmak/yazmak var. 

Bu vesile ile, bir cuma günü, Cuma namazı çıkışında, Fatih Camii avlusunda şehid edilen Metin Yüksel’i anmak için, dün aynı caminin avlusunda, aynı namaz sonrasında buluşan topluluğun haberi geliyor önüme..

İmam Hatip Lisesi’nde okuduğumuz günleri hatırlıyorum. 

Metin Yüksel’in şehadet haberini öğrendiğimiz günler aklıma geliyor, Allah’tan rahmet dileğimde bulunuyorum ki..

İçimi acıtan bir paylaşımla karşılaşıyorum..

Yüksel ailesinin, İslam alimi babalarının, kardeşlerinin de üzüntüsü olan, Edip Yüksel, İhsan Eliaçık ile birlikte, Metin Yüksel’i, Deniz Gezmiş ile buluşturarak düzenlenen bir etkinlikte konuşacakmış..

“Aman Ya Rabbi” diyorum..

“Berat” diliyorum..

Sadrettin Yüksel gibi, İslam uğruna hayatını feda eden bir baba..

Şehid olan oğul; bir Metin Yüksel!

Ve maalesef şaşıran kardeş Edip Yüksel..

“Allah’ım, bize yardım et” duamızı tekrarlıyorum..

İmam Hatip günlerimi hatırlarken..

O da ne?

Bir paylaşım, İlim Yayma Cemiyeti’nden bir heyet, Ali Koç’u ziyaret etmiş..

O ziyaret sırasında da, Ali Koç’un dedesi Vehbi Koç’un, 1960’lı yıllarda, Fatih İmam Hatip Lisesi’nin yurdunda, her Ramazan günü bir akşam iftar yemeği verdiğine dair bilgiler, ziyarette konuşulmuş ve o yıllara ait bir belge, hatıra olması için Ali Koç’a takdim edilmiş..

1960’lı yıllar, Tayyip Erdoğan’ın o İmam Hatip Lisesi’nde yatılı olarak okuduğu yıllar. 

Ben 1973’te, o İmam Hatip okulunun, o yurdunda kalmaya başladım..

Kimbilir, belki de, benim de yurtta kaldığım dönemde verilen iftar yemeklerinden birisi, Vehbi Koç’un katkısı ile karşılanmıştır..

Olaya bakın..

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, ortaokul-lise yıllarında kaldığı yurtta verilen iftar yemekleri, Vehbi Koç’un da içinde bulunduğu işadamları tarafından karşılanırken..

Aynı işadamlarının birçoğu, o İmam Hatip’lere karşı olarak kamuoyunda biliniyor, öyle tanınıyorlar..

Biz mi yanlış tanıyoruz.

Onlar mı kendilerini yanlış tanıtıyorlar?

Birileri, bu ülkenin gelişmesini önlemek için, kardeşliğini bozmak için, birliğini bozmak için, suni gündemler mi icat ediyorlar..

Herkes istediği okula gidebilse.. İstediği eğitimi alabilse.. Kimse kimsenin önünü tıkamaya çalışmasa..

Herkes büyük günün “berat”ını almak için, şu üç günlük dünya hayatını geçirmeye çalışsa..

Çok şey mi istemiş oluruz, acaba?

Tam bunları yazarken, yazı işlerinden arkadaşlarımız, son dakika haberini gösteriyorlar..

Yusuf Ziya Gümüşel hocamız ile ilgili İstinaf’ın verdiği bozma kararı..

Psikolojik sorunlar yaşayan kızımızın, hâlâ hakim önüne çıkartılmayan entel-dantel bir psikiyatr’ın yönlendirmesi ile suçladığı babası Yusuf Ziya Gümüşel hocamız için verilen cezanın bozulmasını, daha açık söyleyelim, biz beraat kararı verilmesini beklerken..

“Ceza az” gerekçesi ile kararın bozulduğunu öğreniyoruz.

“Ya sabır” diyoruz..

“Beraat beklerken, nelerle karşılaşıyoruz” hayal kırıklığına kapılsak da..

Asla ümitsizliğe düşmemek gerektiğini hatırlayıp, gerçeklerin ortaya çıkması için duamızı tekrarlıyoruz..

Dedik ya, bugün ne yazacağımız hususunda kararsız kaldık..

Buyrun, geçtiğimiz yıl Berat gecesinde, Kemal Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı olarak gösteren Temel Karamollaoğlu, şimdi bu yılın berat gecesi öncesinde, vicdansızca bir iftiraya imza atmış.

İçimiz acıyor..

Kahroluyoruz..

Nasıl olabilir, nasıl böylesine insafsız olunabilir, diyor, hayret ediyoruz..

Birebir yaşadığımız, yüzbinlerce canlı şahidi olan Erbakan Hocamızın, bir iftira ile cezaevine konulmak istendiği olayı üzerinden..

Tayyip Erdoğan’a iftira atılıyor..

Berat gecesinde ben bunları mı yazmalıydım diye dövünüyorum..

Ama o günleri birebir yaşamayanlar için, kelimelerimi özenle seçerek hatırlatmak zorunluluğu hissediyorum..

CHP’den siyaset yapacak olan müfteri savcılar, Erbakan Hoca’ya ahlaksızca iftira atıp, dolandırıcılıktan mahkum ettiriyorlar.

Tayyip Erdoğan çırpınıyor. Cezayı kaldırtamıyor. Kendisine verilen cezayı kaldırtamamış ki, Erbakan için cezayı da kaldırtabilsin.

Hocası, cezaevine girmesin diye, son bir çırpınış ile, yaşı gerekçe gösterilip, kanun çıkartılıyor..

CHP etkinliklerinde gördüğümüz Necdet Sezer, kanunu veto ediyor.

CHP iptali için Anayasa Mahkemesi’ne koşuyor. 

Sezer’in de, CHP’nin de amacı, Erbakan’ı, hayatının son deminde, cezaevine girmesi...

Milli Görüş çizgisinin, yeni nesillerde sürekli o tablo ile anılması, korkutulması.. 

Erdoğan’ın amacı ise, Hocasını cezaevinden kurtarmak.

Kanun olmuyor, ev hapsi ile CHP’li şirretlerin attıkları iftira ile verilen haksız cezanın infazı yumuşatılıyor.. En sonunda da af ile sorun çözülüyor..

Ama Temel Karamollaoğlu, “Erdoğan, Erbakan’ı cezaevine attırmak için çok uğraştı” diyebiliyor..

Berat gecesindeyiz.

Olanlara Allah şahit.. 

Başka da bir şey demiyorum..

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Uğur

Ali bey, Koç elbette bildiğimiz gibidir. Ben onların iftar yemeğini yemedim, ama içkili sözde bilimsel konferansına gittim (içkiyi elbette içmedim). Sizin sandığınızdan asıl farklı olanlar o cemiyet yani o çetedir. "Yarın o imam hatiplilerden de bazılarını bu bahaneyle kafalarsın" diye bu Demirel ve Mesut Yılmaz ve peygambere sövdüren idamlık Zühtü zihniyetli suçlu muhafazakar zenginler suçlu Koç kardeşlerine o telkinde bulunmuşlar ki numaradan birkaç iftar yemeği versin. Bir ahalinin zenginleri (mutrefîhim) Kur'an'a göre daima müminlerin ve Allah'ın düşmanıdır ve suçlu olanlarıdır. (Lüks yaşamayan ve çeteleşmeyen üst-orta hâlli müminler ise zengin değildir, eğer gerçekten müminseler.) Allah elbette doğru söylüyor ve bunu her geçen gün daha net gözlemliyoruz. Zenginleri yani lüks yaşayanları yani suçluları övmeyin. Yoksa Allah daha dünyada onları üzerinize musallat eder. Onlar ve diğer münafıklar düşmanın ta kendisidir, onlara karşı ihtiyatlı olun.

Çavuşoğlu

O artık sapıtmış,yüzünde rabbi yesir varmı ,dikkat edin.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23