• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Bak sen şu, kesikbaş cinayetinin sanık avukatına

11 Mayıs 2014
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Tartışma ne?

Danıştay kuruluş yıldönümünde, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun konuşmasının, “siyasi ağırlıklı” olup olmadığı..

Konuşmada, Engelliler Haftası’ndan bahsediliyorsa..

Basın Özgürlüğü Haftası ile ilgili değerlendirmeler yapılıyorsa..

Taksim’deki 1 Mayıs kutlamaları ile ilgili yorumlar yapılıyorsa..

Ve nihayetinde, Van’da deprem sonrasında yaşanan sıkıntılarla ilgili yorumlar yapılmış ise..

Buna “Siyasi konuşma” değil de, ne diyebiliriz?

“Edepsizlik ve yalancılık” nitelemelerinin haklılığı-haksızlığını belirlemek için, önce konuşmanın bu ana başlıklarını bilmek gerekir..

Bu ana başlıkları gördükten sonra da, Başbakan’ın tepkisine itiraz edilmez, “şapka çıkartılır..”

Ve şöyle dua etmemiz zorunlu olur: 

“Allah Başbakanımızın yanında, bakanlarımızı da böyle yürekli kılsın..”

Amin..

Devam edelim duamıza:

“Sadece Başbakanımız değil, bakanlarımız, bürokratlarımız da.. Haksızlıklar karşısında susanlardan olmasın.. Hakedene, hakettiği cevabı, hakedildiği anda versin..”

Amin.. Amin..

Metin Bey, dün akşam saatlerinde, olaylı töreni değerlendirdi..

Dedi ki, “Ne kadar az hukuksuzluk yapılırsa bizim de konuşma süremiz o kadar azalır. Seneye daha az hukuksuzluk yapsınlar, biz de çıkalım, ‘Günümüz kutlu olsun’ diyelim, inelim.”

Başbakan “Yalancı” demişti..

Akşamki değerlendirmesinde de, Metin Bey yalancılığa devam ediyor..

Niye?

Çünkü konuşmasında son bir yılın.. Veya son seçim döneminin.  

Ondan da vazgeçtik, AK Parti iktidarı döneminin hukuka aykırılıklarını anlatmadı ki..

Neler anlattı, kısa bir alıntı yapayım..

“Üç fidanımız Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un idamlarının acısını yüreğinde hissetmeyenimiz var mıdır?” 

Ne alakası var, Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un idamları ile, Danıştay’ın 146. kuruluş yıldönümünün?

Dahası var..

Diyor ki Metni Bey: “Sivas’ta, Kahramanmaraş’ta, Çorum’da, Reyhanlı’da katledilen canlarımızın dağlamadığı yürek var mıdır?”

Reyhanlı, bu siyasi iktidar dönemindeki olay..

Ama Sivas, Kahramanmaraş, Çorum’la ne alakası var, AK Parti iktidarının?

“Sırf komünist olduğu gerekçesiyle sürgün yiyen, cezalandırılan şairlerimizin, yazarlarımızın, Nazım Hikmet’imizin çektiği acıları görmezden gelebilir miyiz?” sözünü sarfeden bir adam, “İnsan hakkı ihlali yapmayın.. Biz de konuşma yapmayalım. Teşekkür edip inelim” derken, kimi kandırmış oluyor?

Kendisini mi, bizi mi?

Veya şöyle soralım..

Başbakan’ın “yalancı” nitelemesini, fazlasıyla hakediyor mu, haketmiyor mu?

“Bombalanmış, boşaltılmış köyler, yakılan ormanlar, faili meçhul cinayetler, altı bini çocuk tam on altı bin kayıp, çocuklarını bekleyen Cumartesi Anneleri..” diye devam eden cümlelerin.. Son dönem siyasi iktidarı ile ne ilgisi var?

Metin Bey, önce kendi konuşma metnine baksın..

Sonra çıksın, “Ben ‘edepsizlik’ eleştirisini haketmedim” desin..

Diyebilirse eğer..

Alışmışlar..

Siyasileri istedikleri gibi kalaylıyorlar..

Siyasiler de, kuzu kuzu dinliyorlar.. Bulundukları makamın ağırlığını düşünerek, kendilerine yapılan hakaretleri sessizce dinleyip, kalkıp gidiyorlar..

Daha önce, Yargıtay’daki törende, dönemin Barolar Birliği Başkanı’nın benzer konuşma yapacağı bilgisi üzerine, Tansu Çiller protesto amaçlı olarak, salonu sessizce terketmişti.

Ama ilk defa.. İlk defa bir başbakan, “hem yüreği, hem sesi” ile tepkisini koydu.. 

Türkiye; “yüreği ile konuşan bir başbakanları olduğu”nu, bir defa daha gördü..

Haksızlığa eyvallah etmeyen.. Yalancılara, şantajcılara boyun eğmeyen..

Mehmed Akif’in şiirini, sadece şiir olarak okumayan.. O şiirde anlatılanları, hayatında bire bir yaşayan başbakanı; bir defa daha gördüler..

Ne diyordu Mehmed Akif:

“Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? 

Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! 

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, 

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! 

Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım. 

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!”

Başbakan da, 50 dakika Metin Feyzioğlu’nu dinledi..

Ama sonunda, “Adam aldırma da geç git” demedi..

Doğruyu, yalancının yüzüne karşı söyledi!

Gerisini, başı kesilerek öldürülen Münevver Karabulut’un davasında suç delillerini karartmakla suçlanan Nida Garipoğlu’nun avukatlı Feyzioğlu’na şakşakcılık yapan az sayıdaki Danıştay üyeleri ile paralelci ikiyüzlüler düşünsün!

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23