• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Varol
Ahmet Varol
TÜM YAZILARI

Siyonizmin BM üzerindeki egemenliği

20 Nisan 2024
A


Ahmet Varol İletişim: [email protected]

 

Filistin’in BM teşkilatına tam üyeliği için verilen teklif, Güvenlik Konseyi’nde kabul edilmesinden sonra ABD tarafından veto edildi. 

Böyle bir sistem her şeyden önce Birleşmiş Milletler’in bir uluslararası ittifakın kurumu olduğu varsayımını geçersiz kılmaktadır. Çünkü tüm dünya bir konuda ittifak sağlasa bile bir tek ABD’nin itirazı onu bozmaya, kabul edileni geçersiz kılmaya yetiyor. Bu da BM’nin gerçekte uluslararası ittifakın değil küresel emperyalizmin bir üst kurumu olduğunu ortaya koyuyor. Bu kuruma da aslında ABD vasıtasıyla uluslararası siyonizm hükmediyor. 

BM’nin şimdiye kadar Filistin lehine sayılabilecek nitelikteki kararlarının hiçbiri pratikte karşılık bulmadı. Bu da BM’nin tarafsız ve uluslararası hukuku uygulama amaçlı bir üst kurum olmadığını, sadece küresel emperyalizmin politikalarına gözcülük yaptığını, ama bu yönünü kamufle edebilmek için zaman zaman ezilen toplumların ve bu arada Filistin halkının lehine de kararlar çıkarabildiğini ama bu tür kararlarının kesinlikle takipçisi olmadığını göstermesi açısından dikkat çekicidir. 

BM’nin Filistin halkının lehine sayılabilecek türden kararlarının çoğu Genel Kurul kararıdır. Ancak Genel Kurul kararları tavsiye kararı niteliğindedir. Güvenlik Konseyi’ne getirilen karar tekliflerinin büyük çoğunluğu kabul edilse bile ABD tarafından veto edilmiştir. ABD veto etmediklerinin de uygulamaya geçirilmesini önleme amaçlı politikalar izlemiştir. 

Filistin’in BM’ye tam üyeliğinin siyonist işgalden kaynaklanan sorunlarını uluslararası alana taşımasını ve uluslararası kurumların sağladığı bazı imkanlardan yararlanmasını kolaylaştıracağı beklentisiyle tam üyeliğe kabul edilmesi için teklifte bulunuldu. Gerçi bu konudaki beklentilerin gerçekleşmesi konusunda da ciddi tereddütler var. Çünkü küresel emperyalizmin egemenliğinin sadece karar aşamasında değil uygulama aşamasında da etkili olduğu, bu yüzden Filistin lehine alınan kararların pratikte karşılık bulmadığı biliniyor. Ancak uluslararası siyonizmin BM üzerindeki tahakkümünün takipçiliğini yapan ABD, Filistin halkının uluslararası alanda herhangi bir şekilde temsil edilmesine ve haklarının takibine fırsat vermek istemedi. Ortaya çıkan durumun BM’nin aslında uluslararası toplumu temsil niteliğinde bir kurum değil küresel emperyalizmin politikalarını takip için çalışan bir kurum olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. 

Bunun aslında BM’nin kuruluşunun resmen açıklanmayan amaçlarıyla bağlantısı var. Bu teşkilat eski Milletler Cemiyeti’nin devamıdır. 1945’te İkinci Dünya Savaşı sonrasında, dolayısıyla bu savaştan galip çıkanların meşrulaştırma mekanizması olarak çalışacak yapıda kuruldu. Görünüşte, bu savaş bütün insanlığı ciddi şekilde sarstığından, bir daha insanlığın bu tür sarsıntılar, savaşlar yaşamaması için dünya genelinde adaleti hakim kılmak, haksızlığa uğrayanların başvurabileceği bir merci oluşturmak, yeni bir Hitler çıkması ihtimaline karşı ileri gitmeye kalkışanların önlerini kesmek; gerçekte ise savaş galiplerinin dünya üzerindeki hakimiyetlerini “yasal” zemine oturtmak, onlarla uzlaşma içinde hareket etmeyenlerin tepesine sopa indirmek amacıyla kurulmuştur. O yüzden kuruluşundan bu yana her zaman bir dışa yansıtılan resmi yüzü bir de yansıtılmayan yüzü olmuştur.

Bugünkü siyonist işgal rejimi yeni bir Nazi saltanatı, onun başındaki Netanyahu yeni bir Hitler, onun Gazze’de gerçekleştirdiği katliam da tam anlamıyla bir soykırımdır. BM’nin bu soykırımın önüne geçmek için ciddi anlamda hiçbir şey yapmaması bilakis mağdur edilenlerin BM bünyesinde “tam üyelik” sıfatı kazanmasına bile fırsat vermek istememesi kuruluşuyla ilgili olarak açıklanan amaçların çok uzağında durduğunu ortaya koymaktadır. 

Ancak bu, yeni bir durum değildir. BM’nin kuruluşunda açıklanan amaçlarla, kurucularının kendi açılarından belirlediği amaçların birbirinden çok uzak olduğunu teşkilatın işleyiş tarzı ve şimdiye kadar izlediği politika çok açık bir şekilde gözler önüne seriyor.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Misafir

Hocam Türkiye üzerindeki egemenliğine de deginsen iyi olur. Biz reise ekonomi için oy vermedik mazluma İslam'a hizmet etsin diye oy verdik. Gazze'ye gidip o millete haddini bildirmedikten sonra reis de gözümüzde biter. Bu pisliklerin neyinden korkuyoruz .Sonucu ne olursa olsun girelim bu pislikleri temizleyip çıkalım bu dünyada basimiza gelecekler ahirette geleceklerden daha mi önemli?

Ali

dünyada ekonomiyi silahı bm vb diğer teşkilat ve kurumlar yahudinin hakimiyetinde onlara itaat etmeyen devletleri bunlarla hizaya getirmeye çalışıyorlar onların ne yaptığının bir önemi yok önemli olan bizim ne yaptığımız maalesef halimiz ortada perişan haldeyiz imamesi kopmuş tesbih taneleri gibi dağılmışız bu yahudiler ve avaneleri yaklaşık 7 aydır müslüman kardeşlerimize soykırım yapıyor ama bizler hiçbirşey yapamıyoruz giden yardımların düzenli bir şekilde onlara ulaştırılmasını bile başaramıyoruz giden yardımların ulaşması yahudilerin insaf ve izinlerine kalmış durumda
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23