Sağlık-mutluluk amaç, boccia araç-bahane oldu!..
Sporla sağlıklı günlere ulaşmak için, bu kez boccia branşı bahane oldu. Yaşanmış birçok örnek hayat hikâyeleri, sosyal sorumluluk bilincinin önemi/kaynağını oluşturuyor. Bu sürecin insan sağlığı üzerine olumlu yanı, hayat kalitesinin artırması, spor yapan bireylerin mutluluğu olarak sonuca, neticeye yansıyor. Bireysel mutluluğu ön önemli yanlarından da birisi, özel gereksinimli (engelli) bireylerin topluma yük olmaktan çıkarak kazanıma dönüşmesi. Kim veya kimler, hangi ortam ve şartlarda bu sürecin işleyişine katkı sağlıyor ise minnettarız…
AİLELER ÇOCUKLARININ YANINDA
Özel gereksinimli (engelli) bireylerin sporla yaşamın içinde yer almasında özel ve resmi kurumların desteğinin yanında, ailelerin de önemli rol oynadığını görmek mümkün. Anne ve baba, ailelerin şevkat ve özveriye bağlı olarak sergilediği bu davranış, önce engellerin unutulması, sonrasında ise bireylerin sosyal/günlük hayata katılımında önemli rol oynamakta. Bugün yazımıza konu olan, Anadolu Ajansından (aa) alıntı yaptığımız haberlerde, uzun süredir çocuklarıyla birlikte bir amacı olan ailelerin, yılmadan ve usanmadan mücadelesi, çocuklarının öz güvenle birlikte sosyalleşme süreci yaşamalarında nasıl önemli roller oynadığını görmekteyiz. İşte o örneklerden sadece iki tanesi…
SMA HASTASI HAVVA’NIN
ÖRNEK GÖSTERİLEN BABASI
“Kocaeli'de yaşayan üç çocuk babası 60 yaşındaki Kurbani Alyurt, hayatını 26 yaşındaki kızı Havva Alyurt’a adadı. ‘Meleğim’ diye sevdiği kızı Havva'nın, 1 yaşında hastalığını öğrenen işçi emeklisi baba, evladına gösterdiği sevgi ve ilgiyle herkese örnek oluyor. Boccia sporu yavrum için çok güzel bir aktivite oldu. Bu kadar başarı göstereceğini beklemiyorduk. Çok azimli olduğu için kızım bunu da başardı. Babası olarak kızımın azminin arkasında durmamız gerektiğini düşünüyorum. Yavrumla her yerde birlikteyiz, hiç yalnız bırakmıyorum. Kızımın salonda hem antrenörü, hem refakatçısı, hem de asistanıyım. Boccia sporunu yavrum tek başına oynayamadığı için onun yönlendirmesiyle her şeyi ben hazırlıyorum. Kızım başına bağlanılan aparatla sadece atış yapabiliyor. Son nefesime kadar kızımın yanında olacağım…”
“EVE TIKILI BİR ENGELLİ OLMADIM”
“Boccia Milli Takım oyuncusu Havva Alyurt ise hayatında hiç yürüyemediğini, yürümenin nasıl bir duygu olduğunu bilemediğini söyleyerek, böyle bir baba ve annenin evladı olduğu için kendisini çok şanslı hissettiğini belirtti. Alyurt, şöyle konuştu: "Hiçbir zaman eve tıkılı bir engelli olmadım. Tüm zorluklara rağmen babam ve annem hep arkamda durdu. Bir üniversitenin işletme yönetimi ön lisans programından mezun oldum. Okulum bittikten sonra boccia sporuna başladım. Dört yıldır bu sporu yapıyorum. İlk turnuvamda daha 6 aylık sporcuyken Türkiye birincisi oldum. Daha sonra tekrar hem teklerde hem çiftlerde Türkiye şampiyonluklarım oldu. Ardından milli takıma seçildim. Bu benim için ayrı bir gurur. Hedeflerim çok yüksek. 2024 Paris Paralimpik Oyunlarına katılmak istiyoruz. İnsanların gücünü fark etmesi ve bu doğrultuda kullanması kendisini hiç beklemediği yerlere götürüyor. Engelliler, 'yapamam, edemem' kelimelerinin arkasına sığınmasın. Bizler çok güçlüyüz. Başarı hiçbir zaman kendiliğinden gelmez. Azmetmek, çalışmak ve çaba göstermek gerekiyor."
YAŞI KÜÇÜK, HEDEFLERİ BÜYÜK
“Çocukluğunda yakalandığı kas hastalığı nedeniyle engelli olan ve tekerlekli sandalyeye bağlı yaşamını sürdüren 19 yaşındaki Mehmet Emir Ateş, ailesi ve öğretmenlerinin destekleriyle spor hayatında başarıyı yakaladı. Babası Veli Ateş'le geldiği Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı'nda 2017 yılında boccia sporuyla tanışan ve eğitimini alan Ateş, Türkiye'de çok sayıda ödül alarak, Paralimpik Milli Takımı'na yükselmeyi başardı. Rehabilitasyon amaçlı havuza giderken Taner Atasoy hocamın daveti ile boccia sporuna başladım. Bu spor aslında ergenlik hayatımın bir tık daha kolay geçmesini sağladı. Daha önceleri yaşımdan dolayı fizik tedaviye bile gitmek istemiyordum ama boccia sporu bana tedavinin daha anlamlı olmasını sağladı. Evde kendi egzersizlerimi yapmanın daha verimli olduğu kanısına varmaya başladım. Güç olarak düşmedim. Kas hastalığında son 10 sene kas kaybında düşüş yaşadıysam bu boccia ile birlikte son 2 senedir toparlamaya başladım ve beni bu ileri atmaya başladı."
‘AİLELER ÇOCUKLARINI BİR KENARA ATMASIN’
“Tekstil işiyle uğraşan baba Veli Ateş de engelli çocuğu olan ailelere, çocuklarını spora teşvik etmelerini önerdi. Bir hafta önce oğluyla Boccia Milli Takımının kampından geldiğini ifade eden Ateş, şimdi yarışmalara hazırlandıklarını ve kendilerine verilen şansı iyi değerlendirmeye çalıştığını belirtti. Oğlunu tekerlekli sandalyeyle her gün getirip götürdüğünü dile getiren Ateş, bunun biraz yorucu olsa da emeklerinin karşılığını aldığını söyledi. Baba Ateş, ailelerin kendi imkânlarını oluşturması gerektiğini anlatarak, ‘Her şeyi devletten beklemek olmaz, çocuklar için kendi imkânını da kendin oluşturacaksınız. Engelli çocuğu olan aileler çocuklarını bir kenara bırakıp atmasınlar. Ellerinden geldiği kadar çocuklarına sahip çıksınlar. Engelli diye bir kenara bırakmasınlar. Çalışınca her şey oluyor.”
MUTLULUK RESMİNİN YAPILDIĞI
‘PAZILIN’ PARÇALARI GİBİ…
Evet, yaşananlar, yararlı sürecin bir o kadar anlamlı kilometre taşları gibi. Çocukları özel gereksinimli (engelli) bireye sahip aileler, sürece katılım göstererek nelerin yapılabileceğini, sorun gibi gözüken sürecin de kendi içinde çözüme nasıl ulaşılabileceğini, tüm bu örneklerle bizlere göstermektedir. Haberler basında yer almasa (Anadolu Ajansı) örnek hayat hikâyelerinden haberdar olmamız mümkün olmayacağı gibi, aileler özveri ve bilinçli olmasa, çocukların bu tür başarıyı hedefleme/ulaşma imkânı olamazdı. Aynı şekilde yerel yönetimler (Bağcılar Belediyesi örneği gibi) ve merkezi yönetimler (Gençlik ve Spor Bakanlığı / ilgili Spor Federasyonlar) destekleme ve yönlendirmesi, başarıya giden sürecin belirleyicisi olmaktadır. Tıpkı, çok sayıda pazılın bir araya gelerek, mutluluk resminin oluşması gibi. Dileriz bu tür anlamlı örnek olarak gösterilen sportif çalışmaların sayılarının artması ve daha çok bireyin hayatına olumlu değişimlerin yaşanması…