Dün ‘tevhid’ ve ‘bozkurt’, bugün ise ‘başörtüsü’ neden hedefte?
Olimpiyat Oyunlarında gümüş madalya kazanan Milli takımımızın okçusu Yusuf Dikeç, başörtülü annesiyle verdiği pozdan sonra kendini bilmeyen, İslam’la şereflenmeyen hadsizlerin sosyal medya üzerinden ölçüsüz ve seviyesizce saldırılarına şahit olduk…
Arda Güler’in “tevhid” ve Merih Demiral’ın “bozkurt”, Yusuf Dikeç’in annesinin taktığı başörtüsü üzerinden gerçekleşen bu saldırıların ortak yanı İslam düşmanlığı, aralarında fark ise, içeride ve dışardaki mihraklar. Ülkenin değerlerine saldırı olunca, hainliğin yerli veya yabancı olması fark etmiyor! İslam’dan nasiplenmemiş, Müslüman kimliğine karşı duyulan hazımsızlıktan başka bir manaya gelmiyor…
Avrupa Futbol Şampiyonası’nda hemen sorusunda (5 Temmuz 2024) kaleme aldığımız yazımızın başlığında yönelttiğimiz “Tevhid’ ve ‘Bozkurt’ işareti UEFA’nın gözüne neden batar?” sorumuzun cevabı, Üstad Necip Fazıl’ın şirindeki “Bacımın örtüsü batmakta rezilin gözüne…” derken, bugün sporcumuzun eli öpülesi annesinin başörtüsüne laf uzatma ‘alçaklığı’ gösterenler, dini ve milli değerlerimize hazımsızlık duyanların içimizde varlıklarını sürdürdüğüne işaret.
Başörtüsü üzerinden dini değerlerimize karşı beslenen, düşmanlık sadece spor salonlarında değil ki! Öğrencinin, Dünya Diş Hekimliği Kongresi’nde görev almak için yapığı başvuru, başörtüsü gerekçesiyle reddedilmesine ilişkin “nefret ve ayrımcılık” suçundan soruşturma başlatılması sıradan bir durum olarak görülebilir mi?. Bu durum 28 Şubat yasakçı zihniyetin halen mevcudiyetinin devam ettiğine işaret!.!
Sporcularımızın ulusal ve uluslararası müsabakalarda elde ettiği her bir başarıdan sonra, onların giyim kuşamından, özel hayatına kadar örnek teşkil etmektedir. Dünyanın en genç nüfus sahip olduğumuz kesime rol model, sporcunun dövmesi, küpesi, kılık ve kıyafeti çocuklarımız ve gençlerimiz üzerinde etkili olmaktadır. Müslüman toplumların değerlerinin altına ‘dinamit’ koyan böylesine bir uygulamadan dolayı, siz hiçbir sporcunun, ulusal ve uluslararası ilgili komitelerce ceza aldığını rastlayamazsınız. Fakat aynı anlayış, olimpiyat gibi en üst seviyedeki bir spor organizasyonda cinsiyeti tartışılan ismi ringe çıkararak bayanı ‘dövmesine’ izin verirken (IOC), bayan sporcusunu başörtüsüyle yarışmalara katılmasına izin verilmeyen ülkeleri gördük (Fransa)…
2024 Paris olimpiyatlarında spor bahanesiyle sergilenen ‘oyunun’ temel gayesinin ‘dinsizlik’ ve ‘cinsiyetsizlik’ olduğu, organizasyonun her aşamasında yaşandı ve yaşatıldı. Yaşananlar sadece 2024 Paris Olimpiyatlarıyla sınırlı olmadığı, şeytan aklıyla hareket edenlerin süreci devam ettireceğini örnekleri mevcut. Bugün olimpiyatlarda kürsüye çıkma başarısı gösteren sporcumuzun annesinin başörtüsünden hazımsızlık duyanlar, Paris’te tezgâhlanan kurgulanan ‘oyunun’ ülkemizdeki uzantılardır…
Uluslararası spor başarılarıyla ülke gündemine, madalya kazandıran atış gerçekleştirirken yaptığı hareketle, dünyada örnek alınan/gösterilen sporcumuz Yusuf Dikeç’in sözleriyle yazımızı tamamlayalım; “Gençlere idol olmak bizleri ayrıca mutlu ediyor. Gençlerimize şunu söylüyorum, ülkeye hizmet etmenin çok değişik yolları var yeter ki kalbinizden anne, gönlünüzden ülke sevgisini eksik etmeyin. Ülkeyi bir yerlere taşımak için el ele vermemiz gerekiyor. Gençlerimize güvenim sonsuz. Ülkemizi üst seviyeye taşıyacaklardır.” Yusuf Dikeç gibi karakteriyle olduğu gibi sportif başarılarıyla da örnek olacak sporcularımızın sayısını artırılması gayretinde olmayız…