• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Türk siyasi tarihinin değiştiği gün! Tam 15 yıl geçti...

Yeniakit Publisher
2017-11-03 10:10:30 - 2017-11-03 10:10:30
Türk siyasi tarihinin değiştiği gün! Tam 15 yıl geçti...

3 Kasım 2002'de düzenlenen genel seçimlerde iktidara gelen AK Parti, bu süreçte 15 yılı geride bıraktı.

Türk demokrasi tarihi için bir milat olarak görülen '3 Kasım 2002' seçimlerinin üzerinden tam 15 yıl geçti. Bu seçimlerde sadece iktidar değil, köhnemiş bir zihniyette tarihi karıştı.

3 KASIM BİR  SİYASİ DEVRİMDİR

Siyasi bir devrimin fitilinin ateşlendiği 3 Kasım seçimlerinde, AK Parti yüzde 34.42 oyle 365 milletvekili çıkarmayı başararak tek başına iktidar oldu. Yüzde 10'luk barajın altında kalan partilerin çoğu tarih olurken, barajı sadece yüzde 19.42 oy almayı başaran CHP aşabildi. 

3 KASIM'DAN BUGÜNE...

Gazeteci-yazar Burhanettin Duran, konuyla ilgili kaleme aldığı yazısında 15 yıllık süreci kısa bir şekilde özetledi. İşte söz konusu yazıdaki ilgili bölümler:

AK Parti Türkiye'yi hem 28 Şubat döneminin ekonomik-siyasi krizinden çıkardı hem de AB ile tam üyelik müzakerelerine taşıdı. Hem Kemalist vesayetin direncini kırarak "muktedir" oldu hem de statükoda köklü değişim yapma iradesini gösterdi.
Arap isyanlarının getirdiği ilk olumlu havayı kazanıma çevirmeye de çabaladı.

Bahar kışa döndüğünde gelen kaosu ve krizleri de yönetmeye çalıştı. Çözüm sürecini başlatma riskini de aldı, sürecin PKK tarafından bitirildiğini kabullenip terörle mücadeleye yoğunlaşma kararını da verebildi.
AK Parti, 2013'ten bugüne devam eden ve 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde zirve yapan "türbülansı" karşılamada cesur davrandı. 16 Nisan referandumu ile alışkın olduğumuz parlamenter sistemi yeni bir cumhurbaşkanlığı sistemi ile değiştirme cesaretini gösterdi. En son ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın parti genel başkanlığına dönüşü ile bazı belediye başkanlarını istifaya davet etme riskini aldı.
Bu cesaretin temelinde siyasi konjonktüre ve trendlere aktif, hızlı karşılık verebilme kapasitesi yatıyor. Mesele sadece gerçeklerin ve ihtiyaçların dayattığı pragmatizm değil.

Aynı zamanda gerekirse Türkiye'nin menfaatleri çerçevesinde direnebilme iradesi.
Değişim ile direncin sentezi diyebiliriz bu tarzı siyasete. Böylece AK Parti dünya, bölge ve Türkiye siyasetinin mecburiyetlerine uygun olarak kendini değiştirmekten kaçınmıyor.

Saldırı altında olduğunda da mücadele etmekten geri durmuyor.

Bu değişim- direnç sentezini yapabilme cesareti öncelikle Erdoğan'ın karizmatik liderliğiyle ilgili. Seçmenine yaptığının rasyonalitesini anlatabilmesiyle irtibatlı. Sonrasında ise teşkilatın/ kadroların dinamizmi ve lidere uyumuyla alakalı.
Değişimin yarattığı kaosu, kaosun verdiği güvensizlik hissini küçümsemeyelim.
Erdoğan her seferinde seçmenindeki, partisindeki bu hissiyatı yönetmeyi başarabildi.
Gezi olaylarında da, 17-25 Aralık kumpasında da, 7 Haziran seçimlerini 1 Kasım'a taşırken de, 15 Temmuz'da halkı meydanlara çağırırken de, cumhurbaşkanlığı sistemine geçişi isterken de hep kadrosunun ilerisinde bir risk aldı.
Endişeleri, itirazları aşmayı bildi. Krizleri bir seviye yukarıya çıkarak karşıladı.

Gerilimlerin üstüne gitti, gelen kaosu karşılamaktan çekinmedi. Böylece PKK ve FETÖ terör örgütlerinin açık saldırılarını da Batı başkentlerinin dolaylı tedip çabalarını da göğüsleyebildi.
Erdoğan, gerek gördüğünde kendi hükümetlerinin formüle ettiği politikaları da sil baştan değiştirdi. Yine partisinin güvenlik, eğitim, kültür ve kentleşme alanlarındaki politikalarını en sert kelimelerle kendisi eleştirdi.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23